sukrubilgili - MAKALELER-ANILARIM
NE DİYİ NE DİYİ
NE DİYİ NE DİYİ!!
Trabzonlu Mıstık Hoca (Mustafa Üçüncü)
kürsüye çıkmış, esip gürlüyordu: Dinden, imandan, Kur’an’dan bahsediyordu. Bir ara  tam karşısında cemaatin içinde kendisini huşu içinde dinleyen, ayda yılda bir cuma namazına gelen Çorumlu Şükrüş’ü gördü. İşaret parmağını sanki gözünün içine sokar gibi ona doğru uzatarak;
“Oruç tutmuyorsun?” dedi. Çorumlu Şükrüş şaşırdı. Sağına soluna baktı. Çevresinde kimse yoktu. Hoca direk kendisine söylüyordu.
“Ne diyi , ne diyi!” diye cevap verdi. Mıstık, zemberekten yayı boşanmış saat gibi devam etti:
“Namaz kılmıyorsun!”
“Ne diyi, ne diyi!”
“Zekat vermiyorsun!”
“Ne diyi, ne diyi!”
“Sadece cumadan cumaya Allah’ın evini ziyaret etmekle, Müslümanlık olmaz!”
“Ne diyi, ne diyi!”
“Çalmayacaksın, çırpmayacaksın!”
“Ne diyi, ne diyi!”
“Ey Müslüman uyan!”
“Ne diyi, ne diyi!”
“Bu dünyanın öbür tarafı da var, orada hesap var, mizan var, sorgu var!”
“Ne diyi, ne diyi!”
Trabzonlu Mıstık Hoca, her söylediği sözün arkasından 
Şükrüş’ün  “Ne diyi, ne diyi!” sözlerini duyuyordu. İçinden “Herhalde Çorumlu beni duymuyor,” dedi. Kürsüden indi. Cemaati yararak yanına gitti. Elinden tuttu. Ayağa kaldırdı. 
“Şükrüş, sen beni işitmiyorsun herhalde. Vaiz yaptığım kürsüye geç. Mikrofondan konuş. Ben de senin oturduğun yere çömelip bir ses testi yapalım,” dedi.
Çorumlu Şükrüş’ün eline fırsat geçmişti. “Sözde cemaate söylüyordu ama  gözlerimin içine baka baka, işaret parmağıyla beni göstere göstere; namaz kılmadığımı, oruç tutmadığımı, zekat vermediğimi, cumadan cumaya camiye geldiğimi yüzüme vuruyordu. Bunları bana sen mi  söylersin,” dedi içinden ve kürsüye yerleşti. Eliyle mikrofona birkaç kere vurdu. “Pat pat!” sesler gelince ses düzeninin açık olduğundan emin oldu.
“Ey Hoca, her cuma cemaatten topladığınız paraları nerede harcıyorsunuz?” der demez, Trabzonlu Mıstık Hoca kızardı bozardı. Ayağa kalktı. Elini kolunu salladı. Cemaate dönerek:
“Ne diyi, ne diyi!” dedi.
Sarımsaklı, 27.8.2023
Whatsapp'ta Paylaş