sukrubilgili - MAKALELER-ANILARIM
GRİP AŞISI SONRASI GARİP OLDUM!
*GRİP AŞISI SONRASI GARİP OLDUM!..* 
Hayatımda en nefret ettiğim hastalıklardan birisi “Grip”tir. Bugüne kadar da grip ilaçlarından başka ilaç kullanmış değilim.
Her kış öncesi beni dost görünümünde ziyaret eder bu hastalık. Halımı hatırımı sorar. “Sen yıl boyunca çok çalıştın. Biraz yatağa girip dinlen. Hanımın sana hizmet etsin. Yan gel keyfine bak!” der. Ardından da bana  etmediğini bırakmaz. Bir hafta mı sürer, iki hafta mı sürer, beni yatağın içinde Kırkpınar güreşçileri gibi evirir çevirir, el ense atar, hamur edip kan ter içinde bırakır. Sonra da buzlu suya düşmüş it gibi titremeleri musallat eder. Gözlerimin önünde yıldırımlar düşer, şimşekler çakar. Ağzımdan burnumdan salya sümük akar da akar. Ne peçete yetiştirebilirim ne de kalkıp lavaboya gidebilirim! Tabii içimde gök gürlemesini andıran bağırsaklarımı teslim almış fırtına ve bora sonrası kendimi tuvalete nasıl attığımı, oradaki hava durumunu, sağnak yağışı anlatamayacağımdan beni mazur görün...
Bu “grip” melaneti ile ilk tanışmam 1978 yıllında oldu: Adım gibi eminim ki Alaca'ya yedi kilometre uzaklıktaki Kızıllı köyünde öğretmenlik yaparken soğuk ve yağmurlu havalarda yaya olarak gidiş geliş esnasında kaptım şifayı.
O kadar yolu yaya olarak bir saat on beş dakikaya sıkıştırdığımdan sırtım ve başım devamlı terlerdi. Saçsız kafamda beliren teri ellerimle silerdim.  Sırtımdaki tere gelince hiç aldırış etmez okula varınca derse başlar, kendiliğinden kurumaya bırakılırdım. Vücudumun ısısı ile cımcılık olmuş fanilam bedenime yapışık halde kururdu. Zamanla bu vurdumduymazlık  bir arızi hal alarak  ciğerlerime nüksetti. Sık sık öksürmek ve burun akıntısı yoldaşım oldu. Bu halimi gören köyün ileri gelenlerinden ve şakacı rahmetli Emin Bayrak abi, “Şükrü, burnuna bir torba diktirelim” diye takılınca gülüşürdük.
Yıllar sonra Ankara’da ciğerlerimin filmine bakan bir doktor, “Sen zamanın birinde Zatürre geçirmişsin. Haline şükret ki lekeler olduğu gibi kalmış.” deyince, ucuz atlatmışız diye sevinmiştim. 
Sevinmeye sevinmiştim ama kış mevsiminin başında  gripten bir türlü kurtulamıyordum. Dediler ki “Grip aşısı yaptırarak koru kendini."  Geçen yıl ihmal etmedim aşımı oldum. Ancak beni koruyamadı, grip oldum. Bu yıl da "Altmış beş yaşını geçenlerin grip aşı bedelini devlet karşılıyor." haberini duyar duymaz sağlık ocağına aile hekimimin yanına gittim. Sağolsunlar aşımı yaptılar. 
Böylece grip aşım beleşe geldi gelmesine de iki hafta sonra yine gribe yakalanmaktan kurtulamadım. Altı gündür yataktayım.
Zalim, ilk iki gün boğazımı hafiften gıdıklayarak “Ben geliyorum!” dedi. Üçüncü gün sabah kalktığımda ayazda kalmış davar gibi boğazım şişti, sesim kalınlaştı. Ateşim de yükselmeye başlayınca doğru GATA’nın aciline gittim. Doktora durumumu arz ettim. Bir tahta çubukla bademciklerime baktı. Bilgisayarın başındaki hemşireye "yaz kızım" diyerek ilaçların adını söyledi. Elime birkaç harf ve rakamdan oluşan bir küçük kağıdı uzattı.  Göğsümü  kontrol etmek aklına gelmedi. Ben de bilgiçlik taslamış olmayayım diye sesimi çıkarmadım.
“Geçmiş olsun. Bu yazdığım ilaçları kullan.” diyerek beni postalamak üzereydi ki
“Doktor Bey, bademciklerimde şişlik var mı?" diye sordum.
“Bademciklerinde  sıkıntı yok. Vücudunda enfeksiyon var. Bununla ilgili verdiğim ilaçları düzenli kullan kısa zamanda geçer. “ dedi.
Tam kapıdan çıkacağım an geri döndüm.
“Doktor Bey , Covid 19 aşısı olayım mı?” diye tekrar bir kez daha  sordum.
“Sen bilirsin. İstiyorsan çıkışta ol.” dedi.
Korona testim negatif çıktı ama altı gündür üst katta tecrit edilmiş odadaki yatağımda griple mücadele ediyorum. İlaçlarımı kullanıyorum. Sağolsun hanımın pişirdiği yemekleri çocuklardan ayrı olarak yiyorum. Odamda fırsat bu fırsat deyip üç dört kitabı birden okuyorum. Birini bırakıp diğerini elime alıyorum. 
Bu gribin diğerlerinden biraz farklı olduğunu gördüm. O da şu idi: Üçüncü günden sonra müthiş bir karın ağrısı ve sık sık “cırcır vakası!” yaşadım. Bugün biraz kendime geldim. Grip aşısından sonra grip olunur mu diye bir araştırma yaptım. Bu aşının internet sitesinde şu yazıyı okudum:
“Grip aşısı sonrası grip hastalığının görülmesi genellikle tesadüfen olabilir. Grip aşısı teknik olarak inaktive yani ölü bir virüs aşısı olduğundan vücuda canlı virüs verilmediğinden aşıya bağlı grip hastalığı oluşamaz." (1)
İki yıldır yaşadığım duruma bakılırsa bu ifadenin doğru olmadığına kanaat getirdim.
"Yoksa ben grip değil miyim?" diye şüphelenmeye başladım!..
Bu neyin nesi, grip değilse acaba kimin fesi?
(1) https://grip.gov.tr/tr/grip-asisi.html
Whatsapp'ta Paylaş