“ÇİL KEKLİK YAVRULARI GİBİ DAĞILAN ÜLKÜCÜLER, BÜYÜK BİR VEBAL ALTINDASINIZ”
11.BÖLÜM:ÜLKÜCÜLERİN İLK ŞEHİDİ:RUHİ KILIÇKIRAN
Ülkücüler,
“Varlığına, birliğine ve yücelerin en yücesi olduğuna inandığımız;
Ol deyince olduran ve gönüllerimizi iman nuruyla dolduran:
-Allah'a, Kur’an’a, Vatan'a, Millet'e, Bayrağa ve Silaha yemin olsun!
-Şehitlerim, Gazilerim ve Başbuğ'um emin olsun!
-Ülkücü Türk gençliği olarak;
-Komünizme,
-Kapitalizme,
-Faşizme,
-Siyonizme,
-Ve her türlü Emperyalizme karşı mücadelemiz,
-Son nefes,
-Son nefer,
-Son damla kana kadardır!
Mücadelemiz MİLLİYETÇİ TÜRKİYE'ye, TURAN'a kadardır!
-Kaçanlardan olmayacağız!
-Korkanlardan olmayacağız...
-Satanlardan olmayacağız!..
-Mücadelemizde hiç bir engel tanımayacağız!
-Yılmayacağız!
-Yıkılmayacağız!
-Başaracağız!
-Başaracağız!
-Başaracağız!
ALLAH TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (AMİN) dediler ve şehit oldular.
Ülkücü Hareket’in İlk Şehidi; 4 Ocak 1968 yılında Ankara Site Yurdunda; Allahsız, kitapsız, inançsız koministlerin “dinine, imanına, kitabına” küfredenlerin karşısına çıkan Adana’nın yiğit ülkücü evladı Ruhi Kılıçkıran’dır.
İlk ülkücü şehidimizi Ruhi Kılıçkıran kimdir ve nasıl şehit edilmiştir?
“Ruhi Kılıçkıran, 1946 yılında Adana’nın Osmaniye İlçesinin Rızaiye Mahallesi’nde doğdu. Ankara İlahiyat Fakültesi’nde eğitim görüyordu. 22 yaşında iken Ankara Site Yurdu’nun kantininde iftardan hemen sonra silahla vurularak şehit edildi.
Hadise bütün Müslümanların üzerine rahmet yağan bir ramazan gecesi olmuştur. Herkes insan olmak yönünden kendi nefis muhasebesini bizzat yapar o günlerde. İman cephesi; bir zincirin halkaları misali ayrılmaz olur, birlik ve beraberlik son haddini bulur. Tekleşen gönüller, ifadelerini, bükülen boyunlar ve açılan ellerde bulur. Gözler pınarlar misalidir.
Yağmurlar yağar bu pınarlardan… O yağmurlar ki; inananların gözyaşları ve Hakk’ın rahmetidir, daima… İşte böyle bir gün. Vakit akşamdır. Yani iftar vakti. Akşama kadar İslâm’ın her emrinde bulunan hikmetin yüzlere verdiği İlâhî bir nurla nurlanmış yüzlerin gönül gönüle, kalp kalbe vererek iftar yapışları… Sonra tanıştıklarıyla Lisanı gali ile, tanışmadıkları ile lisanı hâl ile sohbet… Yemeği müteakip namaz ve çay içmek için kantine geliş…
Olay bu anda içeri giren bir şair bozuntusu ile başlar. Hani malûmunuzdur, şu son devirlerde çıkan ve dine, imana söverek meşhur olanlardan. Girer girmez sövgüsüne başlar. Tabiîdir ki Allah’a inananlar böyle aziz bir günde buna tahammül edemezler. Sanatını başka yerde icra etmesini söylerler. Hatta mükerreren rica ederler.
Adam gitmek isterse de malûm zihniyetin uşağı olan bay Zülküf, mani olur. Münakaşa uzamış, olay artık bir çatışma hâlini almıştır. Hadisenin yatışması için Yurt Talebe Başkanı, Yalçın Serinsöz araya girer. Bu da sonuç vermez.
Ruhi’nin olaya karışması bundan sonra başlar. O, halk şairi(!) ile konuşurken Zülküf, Ruhi’ye saldırır. Artık tren raydan çıkmıştır. Ruhi mukabele eder. Birkaç kişi saldırdığı halde hepsini savmıştır başından. Bu sırada yere düşmüş olan Zülküf, tabancasını iki defa ateşler. Bunu kardeşinin namluyu Ruhi’nin sırtına dayayarak sıktığı kurşun takip eder. Artık yere yuvarlanmış ve öldürücü yara açılmıştır. Hemen hastaneye kaldırılmasına ve her türIü ihtimama rağmen kaderin tecellisine uyarak, 4 Ocak 1968 akşamı saat 20.00 sularında Hakk’ın rahmetine kavuşur.
ŞEHİDİN ELLERİNE ÖVGÜ
– Ülküdaşım Ruhi Kılıçkıran’ın aziz ruhuna-
Kıbleli bir rüzgârla gelip doldun içime
Yeşillerin en güzeline pervaneydi ellerin.
Bir şeyler getirsin o diyen pırıl pırıl sabahlar
Tuttun da gecelere uzandın sessiz.
Şimdi hilâllerde, yıldızlarda ellerin.
Kılıçlar bilendi ak düşüncelere asırlar boyu
Mânânın düşmanı hâlâ çaresiz
Bir cemresin şehidim, toprağıma düştün.
Gözleri dolu bulutların, bulutlar boşalacak
Yağmurlarda, berekette ellerin.
Dilaver CEBECİ “(1)
“Türk-İslâm davası için verilen ilk ülkücü şehit olan Ruhi KILIÇKIRAN 'ın naaşı Osmaniye'ye getirildi ve anlamlı bir törenle toprağa verildi.
RUHİ KILIÇKIRAN'IN AİLESİNE YAZDIĞI MEKTUPTAN... 1967 yılının Kurban Bayramı'nda gönderdiği fotoğrafın arkasına şöyle bir not düşmüştü: “bensiz geçen Kurban Bayramınızı kutlar ellerinizden saygıyla öperim..."
Kılıçkıran'ın bayram günü ile ilgili hatıralarını yazdığı not defterine Arif Nihat Asya'nın şu beytini yazmıştı:
"Bayram dedi; ben mutluların bayramıyım!
Toplum dedi; mutsuz kişiler toplamıyım..."(2)
İlk ülkücü şehidimiz Ruhi Kılıçkıran’a Anası ve sevdikleri ile bayram yaptırmayan, ona kurşun sıkan kominist eller, Ebu Leheb’in elleri gibi kurum kurum kurusun.
Ruhi Kılıçkıran ne ilk şehidimiz ne de son şehidimiz...
Bu ulvi dava için Ruhi Kılıçkıran’ın ardından beş bin ülkücü şehid peşinden gitti ve kıyamete kadar da sırasını bekleyen daha binlerce Ülkücü hazır kıta bekliyor...
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Ruhlarına sizlerden bir Fatiha bekliyorum.
El Fatiha.
Devam edecek.
(1) https://www.altayli.net/ilk-ulkucu-sehit-ruhi-kilickiran.html
(2) https://www.google.com.tr/amp/s/m.star.com.tr/amp/yasam/ruhi-kilickiran-kimdir-kac-yasinda-sehit-oldu-ulkucu-davanin-ilk-sehidi-ruhi-kilickiran-neden-olduruldu-haber-1294187/