“ÇİL KEKLİK YAVRULARI GİBİ DAĞILAN ÜLKÜCÜLER, BÜYÜK BİR VEBAL ALTINDASINIZ!...”
7.BÖLÜM: HİÇBİR
ÜLKÜCÜ ÜLKÜCÜYÜ SATMIYORDU!..
Bizler, Kutlu Ülkü Yolu’nun Ülkücü yolcuları idik...
Kendi şahsi İstikballerimizi hiç düşünmedik ve davamızın iktidar olması için her türlü baskılara, zülümlere, işkencelere göğüs gerdik, henüz bıyığı terlememiş, evlenmemiş ,beş bin Ülküdaşı şehit verdik..
Yüreklerimiz hep bir atıyordu.
Aramızda ayrılık, gayrılık hiç yoktu.
Okullarda , yurtlarda, miting meydanlarında bir ekmeği on kişi paylaşıp yiyorduk.
Aynı tastaki çorbaya birlikte kaşık sallıyorduk.
Bir ülkücü yaralanıp yere düştüğünde, onu omuzlayıp götürüyorduk; vatan hainlerinin saflarında , onların insafına bırakmıyorduk.
Harçlıklarımızdan davamız için aidatlar ödüyorduk.
Hiç bir ülkücü bir ülkücüyü satmıyordu, arkasını dönmüyordu;önce ülküdaşını sonra kendini düşünüyordu; ölünecekse beraber ölüme gidiyor; birlikte “ Ya İstiklal ya ölüm” diyorduk.
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” diyorduk ve et , tırnak gibi kenetlenip , omuz omuza yürüyüp;
“ Dudaklarda aynı ülkü,
Tanrı korusun Türk’ü” diyorduk.
-Ne oldu da şimdi ülkücüler çil yavrusu gibi pare pare dağıldı...
-Hangi rüzgar, hangi fırtına, hangi bora Başbuğ Alparslan Türkeş’in diktiği, sulayıp büyüttüğü ÜÇ HİLALLİ, BOZKURT YELELİ ; O Büyük Ülkü Çınar’ından zayıf yapraklarını kopardı, dallarını kırdı; savurdu , attı, sağa sola ...
-Ne oldu da; Yere düşen yapraklar, kırılan dallar gittikleri mevzilerden, başkalarının koltuk altlarından “yağlı kurşun“ sıkar gibi ÜLKÜDAŞLARINA en ağır sözleri, en ağır hakaretleri söyler, oldular....
-Daha bir çok “ne olduları” sıralamak mümkün...
Bu değil ülkücülük, ülküdaşlık.
Atan Bilge Kağan yıllar önce Tanrı Dağları’ndan sana seslenmiş “Ey Türk titre ve kendine dön” demiş.
Ben de “Çil Keklik yavrusu gibi dağılmış” tüm ülküdaşlarıma sesleniyorum;
“Ey ülkücüler, titre ve gerçek yuvana dön”.
Başka kapılarda ikbal arama.
“Su akar mecrasını bulur” misali; hepinizi asıl yuvanıza “ÜLKÜ OCAKLARI”NA ve “MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ”NE davet ediyorum...
Birlikte rahmet vardır.
Birlikten kuvvet doğar.
Rabbimiz bakın Al-i İmran Süresi’nde
ne diyor. Ona kulak verelim:
“(103) Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.”
Devam edecek...
Not:En üstte 1. resim Alaca Ülkü Ocağında ki ülkücüler, altta soldan 2. siyah-beyaz 3. renkli resimlerde Artvin Erkek Öğretmen Okulu Ülkücüleri, 4. en son siyah-beyaz resimde de Eskişehir İktisadi Ticari İlimler Akademisi Ülkücüleri.
Bu resimlerde olupta hayatta olmayan ülküdaşlarımın mekanı cennet olsun. Allah rahmet etsin.