“ÇİL KEKLİK YAVRULARI GİBİ DAĞILAN ÜLKÜCÜLER, BÜYÜK BİR VEBAL ALTINDASINIZ!...”
4. BÖLÜM: ESARETİ KABUL ETMEYEN BOZKURT’UMUZ, TOK SESLİ BAŞBUĞUMUZ VARDI
Türk Destanlarının şerefli sayfalarında yer alan; Ergenekon’dan çıkışta Türk Başbuğuna yol gösteren;
-Esareti kabul etmeyen;
-Türk’ün cesaret ve karakteri ile özdeşleşen;
-Ak yeleli, çakmak gözlü, düşmana korku salan, dosta güven veren;
-Hilal ile bir kaya üzerinde vakur duruşu ile sembolleşen;
-Geleceğe, atiye, Kızıl Elmaya, gökyüzüne korkusuzca bakan;
Yakamızda ve boynumuzda gururla taşıdığımız bir BOZKURT sembolümüz ile vatan hainlerinin gözüne sokar gibi sağ elimizle yaptığımız bir BOZKURT İŞARETİMİZ de vardı..
“
-Serçe parmak Türk'tür, şu işaret parmağı da İslam'dır.
-Şu Bozkurt işareti yaptığımız işaretin arada kalan boşluk ise cihandır.
-Son olarak kalan 3 parmağın birleştiği nokta ise mühürdür.
-Türk İslam Mührünü Dünyaya vuracağız…” diyen,
-Tok sesiyle meydanlarda haykıran; Komonistlerin vatan hainlerinin korkulu rüyası,
-Ülkücülerin Başbuğu,
-Büyük Dava ve Devlet Adamı Merhum Alparslan Türkeş’imiz de vardı..
Dudaklarımızdan hiç düşürmediğimiz;
“Türkeş’ine ,Türkeş’ine
Kıyar mı hiç Türkeş’ine
Bütün alem kurban olsun,
Türk’ün Başbuğ Türkeş’i ne” diye
söylediğimiz bir marşımız da vardı.
Devam edecek...