ÖĞRETMENE VE İMAMA YAPILANLARI PROTESTO EDİYORUM!...

Artvin ilinin Kemalpaşa Kaymakamı’nın, sınıf öğretmenini korona kurallarına uymaması nedeniyle öğrencilerinin huzurunda sınıftan çıkarmasını; Artvin Erkek Öğretmen Okulu’ndan mezun olan ve altı yıl Alaca’mızın Kızıllı köyünde öğretmenlik yapmış biri olarak içime sindiremiyorum ve bu vakayı protesto ediyorum...

Makam ve mevki sahiplerinin çok olgun, alçak gönüllü, kültürlü, insan psikolojisini çok iyi bilmesi gerek. Maalesef bir makamda koltuk sahibi olanlar kendilerini dev aynasında görüyorlar. “Alçak dağları tövbe haşa ben yarattım diyorlar...” 

Kemalpaşa ilçesinde yaşanan benzer bir olayı Kızıllı köyünde öğretmenlik yaptığım yıllarda bizzat ben de yaşadım. Mağdur olan yanlış anlamayın ben değilim; bir köy imamı idi.. 

Sanırım 1980 yılları idi. Köyün camisinde öğle namazını için camiye giriyorduk. Ardımızdan bir de baktık ki ilçe müftüsünün  de camiye girdiğini gördük. Müftümüzü tanıyordum. “Hoş geldiniz Hocam “ dedim. Elimi uzattım. “Hoş bulduk” dedi ve hemen namaza durduk. Cami imamımız namazı kıldırdı. Duasını yaptı. “Amin “ der demez ayağa kalktı. Arkasında namaz kılan müftü beye , elini uzatarak, “ Hocam hoş geldiniz” deyince , Müftü Bey elini uzatmadı; “Hoş bulduk “ dedi mi demedi mi onu duymadım. Çünkü en arka safta idim. Cemaatta camiye müftü gelmiş diye terk etmemiş, ona hoş geldin demek için ayakta bekliyorlardı. Ben de müftü beye yaklaştım. 

Müftü Bey, ufak tefek biri idi. Hocamız önünde el pençe duruyordu. Müftü Bey, kendisine hoş geldiniz demeyi bekleyen cemaati hiç yokmuş gibi cami imamın gözüne sokar gibi serçe parmaklarını üst üste getirerek “ Çocuklara bu şekilde niçin dua yaptırıyorsun?” dedi. 

Cami İmamı  cevap vermedi ama yüzü kıpkırmızı oldu. Müftü Bey, hızını alamamıştı.  Caminin pencerelerinin önündeki beton zeminlere parmağı ile yoklayarak “ Bu toz ne böyle, sen camiyi hiç temizlemiyor musun? Sen ne biçim imamsın?” dedikten sonra, caminin halılarının ucundan tutup halıların altındaki gübürleri de göstererek yağdı gürledi...

Cami İmamımızı, müftü bey bizlerin gözü önünde rezil rusvay etti. İmam renkten renge girdi. Cemaat ve ben şok olmuştuk. Bizim de imamında nutku durmuştu.  Ufak boylu müftü bey caminin içinde terör estiriyordu;caminin içinde bakmadığı yer kalmadı; mimber, mihrap ve diğer yerleri denetledi. Her bulduğu hatayı cami imamının yüzüne vurup durdu...

Müftü Bey teftişini yapıp, imama söyleyeceklerini bitirdikten sonra cemaat ancak hoş geldiniz diyebildi. 

Müftüyü yolcu ettikten sonra çok samimi olduğum ve görevini de çok iyi yapan cami imamıza “ Hocam, müftü beyin tavrını hiç sevmedim. Sizin amiriniz olan bu kişi cemaatin içinde bu şekilde davranmaması gerekti. Evet bir eksiğiniz, hatanız varsa ; cemaat gittikten sonra sizi kenara çekip söylemesi gerekti. Ama sizi bizim huzurumuzda çocuk gibi azarladı. Siz bunu haketmediniz. Bu neyin nesi? Ben bu davranışa bir anlam veremedim” dedim.

Cami İmamı Hocamız derin bir of çekti:” Şükrü Hocam, ne ben söyleyeyim ne de sen  sor”dedi ve sustu. Ben ısrar ettim “Hocam Müftü Beyin size karşı bu agresif  davranışının nedenini öğrenmek istiyorum. Ne olur söyleyin. Yoksa ben bizzat gidip müftü beyle konuşup bunun nedeni öğreneceğim. Bu davranış benim çok zoruma gitti. Sen bu azarı hakedecek bir imam değilsin. Çünkü gerçekten sen görevini dört dörtlük yapıyorsun. Hiçbir vakit namazı aksatmıyorsun. Çocuklara devamlı Kur’an öğretiyorsun” dedim. 

Cami Hocası meselenin özünü anlattı. Sebep şu imiş: İmamımız bir cemaate mensupmuş. Ama bu cemaat FETÖ Cemaati değil... Müftü Bey’de imamhatip kökenli imiş. O yıllarda Diyanetin içinde İmamımızın mensup olduğu cemaatle, imamhatipliler arasında bir rekabet varmış.  Müftü Bey’in davranışının nedeni bu imiş.

Bu anlattığım olay 41 yıl önce oldu. Artvin Kemalpaşa ilçesindeki Kaymakamın davranışı da bugünleri oldu. 

Demek ki “ Garp Cephesinde değişen bir şey yok!” 

Artvin Kemalpaşa ilçesinde  öğretmene Kaymakam tarafından ve öğretmenlik yaptığım Kızıllı köyünde cami imamına Müftü tarafından yapılan davranışı protesto ediyorum.