sukrubilgili - MAKALELER-ANILARIM
2- SOLCULAR HALİS MANTI İLE BENİ ÇORUM SAAT KULESİ DİBİNDE KAÇIRACAKLARDI
SOLCULAR, (ÇORUM SAAT KULESİ DİBİNDE AZ KALSIN) HALİS MANTI İLE BENİ KAÇIRIYORLARDI!...
İKİNCİ BÖLÜM
Milönü Caddesi üzerindeki Ulusoy Yazıhanesi’nin hemen karşısı Çorum’un Eski Garaj’ı idi. Karadeniz sahil boyundan Ankara’ya, İstanbul’a gelip giden otobüsler Ulusoy Yazıhanesi’nden yolcu alıyor, yolcu indiriliyordu. Eski Garaj’dan ise Çorum’un tüm ilçelerine otobüsler kalkıyordu. 
Bizleri ve solcuları Artvin’den getiren otobüsler, mecburen Ulusoy Yazıhanesi önünde durmuştu ve bizler de otobüslerden iner inmez,  Artvin’de yarım bıraktığımız rövanşı tamamlamak için kendi memleketimizde yumruklarla, tepiklerle birbirimize girmiştik... Çok şükür solcularda da bizde de ağır bir yaralama/yaralanma olmamıştı...
Osmancıklı, İskilipli ve Kargılı arkadaşlar Çorum’da gezeceğiz deyip yanımızdan ayrıldılar.  Kucaklaşıp vedalaşmıştık arkadaşların her biri ile...
Akrabam, köylüm Osman ve Vahap o bayram tatiline memlekete gelmemiş okulda kalmışlardı. Sadece Alacalı olarak Halis’le ben gelmiştim... O yüzden onlar aramızda yoktu.  Halis Mantı ile ben de arkadaşlardan ayrılınca Alaca’ya giden Eski Garaj’daki otobüslerin yazıhanesine gittik. Valizlerimizi yazıhaneye koyduk. Otobüs sekizde hareket ediyormuş.  İki saatlik zamanımız vardı. 
Halis Mantı :” Şükrü Çorum’un merkezinde çorba içelim” dedi.  Ben de kabul ettim. Yürüyerek Çorum Saat Kulesi’nin karşısında Ulucami taraflarında bir lokantadan nefis bir mercimek çorbası içtik. Tam Saat Kulesi’nin yanına geldiğimizde, dev gibi bir adam arkamızdan geldi, her ikimizin ensesinden tutup sürüklemeye başladı. Bizler o yıllarda on dört yaşında küçük zayıf çelimsiz çocuktuk. 
Ensemizden güçlü elleriyle bizleri tutan iri yarı adam : “ Sakın sesinizi çıkarmayın. Öldürürüm “ dedi . Biz çok korkmuştuk. Sesimizi çıkaramadık. Ayaklarımız yerden kesilmişti. Adeta havada uçuşuyorduk. Kimdi bu adam? Bizi nereye götürüyordu bilemiyorduk. Her ikimizde dilimizi yutmuştuk. Gıgımız çıkmıyordu...
Tam yolun ortasına geldiğimizde  karşımızda Şahin Kırtasiye’nin önünde duran biri çok yüksek sesle bağırarak : “ Gündüz gözünde ey millet!... Çocuk kaçırıyorlaaaar!...,” diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Sonra da bize doğru koşarak gelmeye başladı. Bizi sürükleyerek götüren adam bu sesi duyar duymaz Halis’le beni bıraktı. Yüzü koyun yere kapanı verdik... Adam kaçmaya başladı.  Peşine koştu ama yakalayamadı. 
Daha sonra öğrendik ki bizi kurtaran kişi Şahin Kitabevi’nin sahibi imiş. Adı da Mehmet Şahinci imiş. Bu beyefendi yanımıza geldi. “ Çocuklar geçmiş olsun!.. Bu adamı tanıyor musunuz?” dedi. 
Biz de “tanımıyoruz “ dedik. Artvin Öğretmen Okulunda okuduğumuzu ve sabah başımızdan geçen olayları ve okulumuzdaki olayları anlattık. 
Şahin Bey, “sizi kaçıranı tanıyorum.  Milönünde oturuyor. Aşırı solculardan. Sizi kaçırdığını anladım ve bağırdım. Yoksa sizi o mahalleye doğru götürecekti. Sonu ne olurdu bilmiyorum. Demekki kavga ettiğiniz Çorumlu solcular, otobüsten inip kaçınca bu azılılara haber vermişler. Sizi de götürüp ya döveceklerdi ya da öldüreceklerdi. Şansınız varmış. Ben gördüm ve bağırdım. Sabah genelde dükkanımı erken açarım ve tesadüf bu ya; sizi kaçırırken gördüm. Gelin kitap evimde size bir çay ısmarlayayım. Hem biraz sakinleşin. Daha sonra sizi Alaca Otobüslerin kalktığı terminale götürüp teslim edeyim” dedi.  
Halis’te ben de çok korkmuştuk. Sağolsun kitapevinde bize birer çay ısmarladı. Çorbadan sonra içtiğimiz çay çok hoşumuza gitmişti. Sonra da bizi eski garajlara getirdi ve Alaca otobüslerinin kalktığı yazıhanedeki görevlilere teslim etti. Durumu onlara da anlattı. “Bu çocukları sağ  salim Alaca’ya gönderin” dedi.
O gün bizi ölümden kurtaran bu yiğit insan Merhum Şehit Mehmet Şahinci, belki de bizi kaçıran o terörist tarafından 1980 Çorum olaylarında evinin kapısının önünde şehit edildi. Bunu bilmiyorum. 
Allah rahmet etsin. Mekanı cennet olsun.
Sabah bizimle inen Osmancıklı, İskilipli, Kargılı Ülkücü arkadaşlarımızı da  tam öğretmen okuluna girecekleri an sıkıştırmışlar. Arkadaşlar kendilerini öğretmen okuluna zor atmışlar. Daha sonra polis çağırmışlar. Polis kontrolünde ilçelerine gönderilmişler...
Demek ki Artvin Öğretmen Okulundan bayram tatiline gönderildiğimizde otobüsten iner inmez; Çorumlu Solcu arkadaşlarla yaptığımız kavga sonrası solcular gidip Çorum’un solcularına haber vermişler. Çorum’un caddelerinde, sokaklarında beraber okuduğumuz Artvindeki Çorumlu solcu arkadaşlar ile bizleri fellik fellik aramışlar. Halis ile beni de tam Çorum Saat Kulesi’nin dibinde enselemişlerdi. Yaşımız biraz ileri yaşta olsa idi bu olay anında sağımıza solumuza dikkatli baksa idik bizi ihbar eden Çorumlu solcu arkadaşları görebilirdik. Can korkusundan dolayı o anda sanırım hiç kimseyi göremedik...
Rabbim bizim tam kaçırılma anında, 1980 Çorum olaylarında Şedit edilen Şahinci Kitapevi sahibi Şahin Beyi çıkardı. Yoksa Halis Mantı’da ben de belki şu anda hayatta olmayacaktık...
Bizler işte bir ateş çemberinin içinden geçtik onyıllarda... Her iki tarafta “Vatan Kurtarıyoruz” diyorlardı ama vatanı kurtarmayı bırak bir kenara ; dedelerimizin şehit kanları ile sulanmış ve bize emanet edilmiş Cennet Vatanı kardeş kavgaları uçurumun kenarına getirmiştik; NETEKİM , şartlar olgunlaş diye   beş bin ülkücünün şehit olmasını, bu kadar olmasa da birçok solcunun ölmesini beklediler ve şartlar olgunlaşınca da, 11 Eylül 1980 de düdüğü öttürüp, ihtilal yaptılar. Sonrada bir sağdan bir soldan gencecik fidanları darağacında asarak nice masum pırıl pırıl gençlerin kanlarına girdiler...”Cambaza bak cambaza” dediler, birçok milli bankaların kasalarını boşaltıp, aksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar yetip, içip yok olup gittiler...
Gerek Ülkücüler olarak bizler gerekse de solcular; biz bu oyunu Artvin Erkek Öğretmen Okulunda birbirimize yumruk sallarken, kafa göz kırarken, okulun cam çerçevesini indirirken (gözlerimle şahit oldum cam ve çerçeveler hep solcular tarafından kırıldı); “biz ne yapıyoruz ; kardeş kavgası ile Vatan Kurtulmaz. Vatan güç kaybediyor. İlimle, fikirle mücadele edelim. Bu sevdadan vazgeçelim. Bizler kendi istikbalimizi kurtarmadan vatanı kurtarmak da ne oluyor!.. Olan bizlere oluyor. Kimimiz sakat kalıyor, kimimiz şehit oluyor, kimimiz hapishanelere tıkılıp soğuk duvarların arasında ömür tüketiyor,  “ demedik ve büyüklerimiz de bizim kulağımızı çekip uyarmadılar. Uyarmadıkları  gibi yangına körükle gittiler ve bizleri de kendi arkalarında sürüklediler...
Yazılacak daha çok şey var. Başta  Halis’le beni ölümden kurtaran Şahinci Kitapevi Sahibi Merhum Şehit Mehmet Şahinci Ağabeyimize ve beş bine yakın şehit olan ülkücü kardeşlerimize ve bir hiç uğruna ölen, öldürülen onların tabiriyle devrim şehidi solcu kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.
Whatsapp'ta Paylaş