sukrubilgili - MAKALELER-ANILARIM
SARIMSAKLI, KAŞARLI, YUMURTALU MENEMEN
SARIMSAKLI, KAŞARLI, YUMURTALI MENEMEN !....
Menemen bekar yemeği derler. Ben de bugün bekar hayatımda değişik bir menemen yaptım. Bakalım beğenecek misiniz?
Bu sabah yürüş sonrası duşumu aldıktan sonra dolabın kapağını açtım. Dolabın içinde peynir, zeytin yok ; bir iki tane reçel çeşidi, biraz tahin helva,  bir parça kaşar, az da tulum vardı.
Ben Alaca’da iken Hanım ve çocuklar Balıkesir Sındırgı’ya düğün hazırlıkları için gitmişlerdi. Ankara’ya eve geldiğimde dolabı boşaltmışlar bana sabah kahvaltılık bir şey bırakmamışlar. Markete gidip peynir, zeytin almaya erindim. Allah nasip ederse ben de Ankara’da 7 Ağustos’ta yapacağımız TATAR TOYU’nun davetiye dağıtım işlerini bitirip Perşembe günü yola çıkacağım. Oğlan tarafı 25 Temmuz’da Sındırğı’da YÖRÜK TOYU yapacaklar. Kız babası ve şeref konuğu olarak katılacağım. Rabbim mutlu etsin yavrularımı.
Bu sabah “Ne yiyeyim ne yiyeyim !”  diye dönelerken, dolabın içinde sebze bölümünde domateslere, sarımsağa ve üç dört tane bibere gözüm ilişti. Dolap kapağının üst kısmında da sıra sıra dizili Alaca’da ki tavuklarımın yumurtaları bana göz kırpıyordu:
“ Şükrü Bey, ne döneleyip duruyorsun. Bak aşağı da domates, biber, sarımsak ve kaşar , bir de ben varım. Hepimizi karıştır. Olsun sana bir menemen! Menemen bekar yemeğidir.” dedi. 
Alt katımızda oturan kızım Bilge , her gün akşamları babam aç kalmasın diye bana damattan yemek gönderiyordu iki gündür. Ben de ona “Geçenlerde kaynattığım nefis vişne reçelinden bir kavanoz göndereyim .” dedim. 
Göndereceğim kavanozun üstünde az eksiklik vardı. “Büyük kavanozun kapağını açayım, ondan ilave edeyim. Kızıma eksik vişne reçeli gitmesin.” dedim. 
Pıçak ile kapağını oynattım. Kapağı çok sıkı idi. Zorladım kapağı açamadım. Bir elim kavanozda bir elimde kapağı çevirmeye çalışırken, kavanoz pat diye ortadan yarıldı. Reçeller mutfak tezgahına yayıldı. Az da olsa aşağıya şıpır şıpır damlamaya başladı. 
“Haha hanımdan fırçayı yedik “ dedim ortalığı batırdık. Hanım  bana kızar diye telaşla bezle, villada ile tezgahı ve yere damlayan reçelleri temizledim. Allah’tanki yerdeki halıya dökülmedi reçel. Eğer halıya dökülse idi : “ yandı gülüm keten helvası “ olacaktı. Çünkü Hanım o zaman benim tel tel olmuş sigortalı bir kaç saçımı yolardı...”Şu düğün arasında senin yaptığını Çorumlu yapmaz. Ortalığı batırmışsın.” deyip, başımın etini yerdi dostlar...,
Yorulmuştum. “Şükrü bunun üzerine menemen yapılmaz desem de yumurtaların tavsiyesi yabana atılır gibi değildi. “ dedim kendi kendime.
Aklıma yattı. Kolları suvadım. Önce tavaya tereyağını ve zeytin yağını koydum. Üzerine biberleri doğradım. Biberler hafifçe yandı ama o kadar önemli değil. Bir kaç diş sarımsağı soyup attım. Pembe renkli bir buçuk domateslerin kabuklarını ayırıp doğradım. Üç dilim kaşarı dizdim. Kaynamaya başlayınca tuzu attım ve iki tane içi altın sarısı yumurtayı kırdım. 
Menemen tavada pişerken dolaba koyduğum ekmek parçalarını tos makinasının altına koyun gibi yatırdım. Bu sabah sokaklara atılan bayatlamış ekmekleri görünce içim cız etmişti. Ben Ankara’ya gelir gelmez ekmekleri buz dolabına atmıştım. Her yemekten önce tos makinasının altında ısıtıyorum. 
Beş dakika sonra sarımsaklı, kaşarlı, yumurtalı menemenim pişti. İşte bu sabahda karnımızı doyurduk. Yarabbi şükürler olsun. Rabbim olmayan kullara da versin.
Whatsapp'ta Paylaş