HEPSİ KAHRAMAN ÇORUMLU!..
“HEPSİ KAHRAMANÇORUMLU!..”
Sağolsun uyanık bir Çorumlu askerimiz sayesinde bizler de “Kahramanmaraş” ilimiz gibi “Kahraman Çorumlu!..” olduk...
İsterseniz tam Çorum’un plaka numarası olan “on dokuzuncu” gün dünyaya teşriv eden ; bir tanesi benim gibi kel olan, altı “Kahraman Çorumlu Civcivlerimin” hayat hikayesini anlatmadan önce “ Senin yaptığını Çorumlu yapmaz!.. “ sözündenden sonra ikinci kez Çorumluları çok meşhur eden “ Kahramançorumlu” hikayesi üzerinden bir teğet geçelim...
Komutan askerleri eğitim alanında dizmiş;tekmil alıyor. “ Tekmil almak” demek; Askerde astın üstüne kendini tanıtmasına tekmil adı verilmektedir. Tekmil çoğu zaman kendini tanıtma olarak karşımıza çıkar. Askerde tekmil vermek genellikle kendini tanıtma olarak karşımıza çıksa da askeri içtimalarda ve nöbet yerlerinde de tekmil verme işini görürüz.
Bir asker kendini tanıtacağı zaman şöyle bir tekmil verir üst komutanına: Asker komutanın önüne koşar adımla gelir. Belli bir mesafede durur. Sağ ayağını sol ayağının yanına getirirken kuvvetlice botunu çarptırır; o anda “şırak “ diye bir ses işitilir. Askerin sağ eli de şapkasının serpeneğine doğru avuç içi karşıdan görünmeyecek şekilde gider. Ağzı konuşmaya başlar: “Abuzittin Kılkuyruk. Şanlıurfa. Ankara Tank Taburu. 5. Bölük. 4. manga, 10. er ! Emret Komutanım!” der. Komutan “Teşekkür” eder ve tekmil veren “Sağ ol!” der. Kendisine sorulacak sorulara alçak sesle ve askeri nezaket ve terbiye kuralları dikkate alınarak cevap verilir. İçtimai ve nöbet tekmilleri de üç aşağı beş yukarı hemen hemen aynıdır.
Benim askerlik yaptığım Antalya Er Eğitim Alayı’nda bir içtimada komutan selam verir ve yüksek sesle “ Antalya Er Eğitim Taburu, Rahat! Hazır Ol! Tüfek As! Dikkat!” der. Yüzbaşı koşar adımla gelir, üç adım ilerde durur; topuk vurur, selam çakar:”Yüzbaşı Ahmet Etyemez! Antalya Er Eğitim Tabur Komutanlığı Bölük Komutanı! Bölük 3 Subay, 2 Astsubay, 5 Uzman Erbaş, 103 Erbaş ve Er ile Görüş ve emirlerinize hazırdır komutanım” der.
Sonra da komutan “ Askerler kendilerini tanıtan tekmil versinler “ der. Bölüğün en başındaki bir asker komutanın önünde durur, tekmilini verir;
“Ökkeş Maraş. Antalya Er Eğitim Taburu. 5. bölük. Birinci manga. Birinci er. Emret komutanım.” der. Komutan bu eri yanına çağırır. İki tokat atar. “ Yeniden tekmil ver”der. Asker yerine gider tekrar tekmilini verir. Yine memleketini söylerken “Maraş” der. Komutan tekrar yanına çağırır, yine iki tokat atar. Yerine gönderir . “ Yeniden tekmil ver!..“ der. Bu olay beş altı kere tekrarlanır; nihayetinde asker “ Kahramanmaraşlıyım” deyince zopa yemekten kurtulur.
Bizim uyanık Çorumlu da Kahramanmaraşlı erin hemen arkasındaymış. Daha tekmili vermeden kafasında şunu düşünmüş: Benden önce tekmil veren asker, Maraş’ın önüne “kahraman” kelimesini getirene kadar dayak yedi. Ben de dayak yememek için ilk verdiğim tekmilde “Çorum’un önüne kahraman kelimesini ekleyeyim. Kahramançorumlu deyim. Sopadan kurtulayım.
Kahramanmaraşlı yerine geçer geçmez bizim Çorumlu Komutana güzel bir selam çakmış. Başlamış söze:” Selahattin Cihan KAHRAMANÇORUM . Antalya Er Eğitim Taburu. 5. Bölük . 1. Manga. 2. er. emret komutanım” demiş. Komutan bizim Uyanık Çorumlu Selahattin’i yanına çağırmış. “ Çorum ne zaman kahraman oldu. Uyanık Çorumlu” demiş. Başlamış bizim Çorumluyu haşlamaya. Öyle haşlamış ki “ eşek sudan gelinceye kadar” tokatlamış.
İşte bu uyanık Çorumlu asker sayesinde bizler de “ Kahraman Çorumlu” olduk. Ben de bu uyanık Çorumluya uyup kendimi kime tanıtırsam “ Kahramançorumluyum” diyorum. Tabi ki onlarda bana “ Çorum ne zaman kahraman oldu?” diyorlar.
Aslında Çorumlular 15 Temmuz 2016’da bu fırsatı kaçırdılar. Ankar’a ili “ Kazan” ilçesi FETÖ hainlerinin ülkemizi işgale kalkıştığı gecesi “Mürtet Havalanı’ndan uçakların kalkışını engellemek için ekin tarlarını ateşe vermeleri ve buradan kaçan alçak hainleri tek tek yakalanmaları sayesinde ülkemizde “ Kahramanmaraş” ilimizden sonra “Kahramanlık” payesini ikinci alan ilçemiz oldu Kazan.
İşte o gece Çorumlular da bir kahramanlık örneği gösterip “ Kahramanlık” şerefini üçüncü olarak Çorumlular alabilirdiler. Fırsatı kaçırdılar... Gerçi o gece Çorumlular da hainlere karşı Kazan ilçesi gibi direndiler ama Kazanlıların yaptıkları gibi ses getirmediği için o onura nail olamadılar.
Her neyse... Aslında ben size “on dokuzuncu günü” (genelde yirmi bir günde çıkarlar) bir tanesi benim gibi boynu cıbır kel , diğerleri tüylü, ikisi siyah dördü sarı olan “cik!..cik!.cik!..” sesleri ile yumurtalarından çıkan altı tane “Kahramançorumlu cücüklerimin” hikayesini anlatacaktım. “Kahraman Çorumlu” hikayesi çok uzadığı için bir başka seferde onların hikayesini anlatmak üzere hoşça kalınız...