sukrubilgili - MAKALELER-ANILARIM
KURBAN OLAM TİPİYE. SÜRDÜ GETİRDİ KAPIYA

“ KURBAN OLAM TİPİYE . SÜRDÜ GETİRDİ KAPIYA!”

Bugün bahçede bacım Fatma ile ot alırken  ileride “ miyav... miyav...” bir yavru kedinin sesini işittik. Biraz sonra miyavlayarak bir yavru domateslerin arasından çıkıp yanımıza geldi. Durumuna baktım çok perişan bir vaziyette idi. Yavrucağız anasını kaybetmiş, kaç gündür aç kaldı ise, bir deri bir kemik olmuş, karnı birbirine girmiş bir halde idi.

Bacım Fatma’ya” Bacım, sen çapalama işini bırak. Şu yavru kedinin karnını doyur. Biraz sonra da ben işimi bitirip geleceğim” dedim.

Bacım eve doğru yönelir yönelmez yavru kedi arkasına düştü. Tıpış tıpış bacımın arkasından giden kedi miyavlamaya devam ediyordu. Ben de arkalarından baka kaldım. 

On-on beş dakika sonra çardağın altına geldiğimde Bacım Fatma yavru kediye iki parça peynir vermiş. Bana mısın dememiş. Daha sonra da yoğurtlu ekmek ikram etmiş.  Onu şapur şupur yiyordu. Ben de kenardan bir küçük kap buldum. Ona su doldurdum. Yoğurtlu ekmeğin kenarına suyu koydum. Suyu kana kana içti. Hayvancağız hem çok acıkmış hemi de susamış...

Yavru kedi karnı doyunca bizimle oynamak istedi. Ayaklarımızı ısırmaya, pati atmaya başladı. Kanepe üzerine çıktığında elimin işaret parmağını sarkıttığımda sağ ve sol ön ayaklarını kullanarak , popsunu da yere koyarak, elimi tutmaya çalıştı...

Sokak yavru kedisi olduğundan kucağıma almaya çekindim. Üst kattan bir beş litrelik bidon ile ısıtıcıdan ılık su getirdim. Bacım Fatma ılık suyu döktü. Ben sabunla güzelce yıkadım. Yıkadığımda miyavlamaya devam ediyordu. Sonra da bir bezle kuruladım. Güneşin altına bıraktım. Tam bir su itine dönmüştü. Bacım Fatma da:

“ Abi, aynı zekatlık keçilere benzedi “ dedi. Ben de güldüm. Sağ ve sol ön ayaklarını kullanarak boynunu sırtını kaşıdı. Kedi yavrusu rahatlamış ve ter temiz olmuştu. Karnını da iyi doyurmuştu. Şişkin vaziyette idi. 

Artık kucağıma alma sırası geldi. Çok çirkin bir yavru ama sevimliydi. Göz göze geldik:

“Karnın doydu.  Duşunu sa aldırdık. Başka bir isteğin var mı?” dedim. O bana kendi lisanı ile cevap verdi:

“ Miyav... miyav.... miyav...” 

Ben de rahmetli babam Işılak İsmail’in bir sözünü hatırlayıp, yavru kediciğin kulağına eğilip;

“ Kurban olayım tipiye. Sürdü getirdi kapıya”

Evet çirkin mi çirkin ama kendini sevdiren bir kedi yavrusuna sahibi oldum...

Bundan sonra soframızın bir kenarında yavru kedi de yerini alacak...

Haydi hayırlısı diyelim..

Whatsapp'ta Paylaş