İHTİYARLADIK MI NE!..
İHTİYARLADIK MI NE !...
Elli bir yıl önceki ve sonraki halim...
Altmış dört yaşına geldik sağ salim;
Çalıştık, çabaladık işte pür mealim.
Efkar bastı dostlar! İhtiyarladık mı ne?
Birinde masum , günahsız bir yüz;
Diğerinde ise üzgün, kuşkulu bir göz.
Bunun üzerine söylenir mi başka söz!..
Efkar bastı dostlar! İhtiyarladık mı ne?
Hiç değişmemiş bakışlarım, kaşlarım,
Hafifçe büyümüş kepçe kulaklarım,
Koca kafa derlerdi; bana arkadaşlarım
Efkar bastı dostlar! İhtiyarladık mı ne?
Dudaklarım, burnum aynı gibi duruyor!
Yaşlılık halim; batan güneş gibi parlıyor!
Orman gibi gür saçlarım; bana el sallıyor!
Efkar bastı dostlar; İhtiyarladık mı ne?
Sakalın altındaki çehrem gülmek istiyor;
Alnımdaki kalın çizgiler yok olmak istiyor
Ruhum ise eski halime dönmek istiyor!
Efkar bastı dostlar; İhtiyarladık mı ne?
Ne çileler çektik ne ölümler gördük;
Babayı,abiyi, kardaşı mezara gömdük.
Bazen ağladık, bazen de neşeyle güldük;
Efkar bastı dostlar! İhtiyarladık mı ne?
İlkokulda siyah önlük, beyaz yaka giyerdik,
Amerikan’ın hibe ettiği süt tozunu içerdik,
Soğukkuyu yerine cızlavutu tercih ederdik
Efkar bastı dostlar; İhtiyarladık mı ne?
Saman kağıtlı deftere matematik çözerdik,
Her öğünde sadece bir çeşit yemek yerdik,
Arkadaşımız için canımızı bile verirdik.
Efkar bastı dostlar! İhtiyarladık mı ne?
Anaya, babaya, öğretmene itaat ederdik,
İlime, irfana, büyüğe hürmet ederdik.
Yoksul olsakta;Rabbimize hep şükrederdik.
Efkar bastı dostlar; İhtiyarladık mı ne?
Şükrüm, ne kadar dertlensen her şey boş!
Yaşamak;acısıyla,tatlısıyla yine de çok hoş,
Esas huzur öbür alemde ; sen oraya koş!...
Efkar bastı dostlar; İhtiyarladık mı ne?