32-ARTVİN BİR SEVDADIR GÖRPE YÜREKLERDE
OTUZİKİNCİ BÖLÜM: YEŞİL ARTVİN
Artvin bir sevdadır görpe yüreklerde,
Kırk yıl değil; elli yıl, yüz yıl geçse de;
Öğretmen okulundaki güzel hatıralarımız;
Hiç unutulmayacak;yaşatılacak gönüllerde
Artvin Parasız Yatılı Erkek Öğretmen Okulu’nun kütüphanesinde okuduğum Artvin’le ilgili bilgileri şu anda hatırlamıyorum. Çünkü kırk dokuz yıl geçmiş. Ben de oturup Gogol amcaya başvurdum. Google Amca’dan Artvin ile aşağıdaki bilgilere ulaştım. İşte size: YEŞİL ARTVİN
1. Artvin İlinin Adı Nereden Gelmiştir?
Artvin ili, adını merkezindeki Artvin şehrinden almaktadır. Bir inanışa göre İskit beylerinden birinin adını alarak, önce Artvani, sonra Osmanlı zamanında Artvini adını almıştır. İlin bir önceki adı Çoruh olup, 15 Şubat 1956 tarih ve 6668 sayılı kanunla Artvin olmuştur.(1)
2. Artvin İli Tarihçesi
“Artvin ve çevresi oldukça köklü ve zengin uygarlıkların yaşadığı bir bölgedir. Toprak yapısının elverişsiz olması ve bilim merkezlerinden uzaklığı nedeni ile planlı ve bilimsel tarzda arkeolojik çalışmalar yapılamamıştır.
....
Artvin ve çevresi tarih öncesi devirleri cilalı taş devrinden başlayarak bakır-tunç demir devri olarak sırası ile yaşamıştır. MÖ 10 bin ile 8 bin yıllarından kalma cilalı taş çağına ait insan izleri Artvin’de de bu çağlarda insanların yaşamış olduğu izlenimini vermektedir. Bulunan madeni eşyalar ise tarih öncesi devirlerin sırası ile yaşandığını belgelemektedir.
....,
Artvin’e egemen ilk Kavim Türklerin ataları olarak kabul gören Hurrilerdir. MÖ 2000 tarihinden başlayarak Huriler Artvin ve çevresinde site devletleri kurmuşlardır. Hitit kralı II. Murşit MÖ 1360’ten itibaren 20 yıl sürdüğü seferler ile Artvin’i ele geçirmiştir.
Hurrilerin soyundan gelen Urartular, başkenti Van olan, geliri tarım-hayvancılık-ticarete dayalı doğru Anadolu merkezli bir devlet kurmuşlardır. Kuzey sınırlarını Artvin’e kadar genişlettiler. Ancak doğudan büyük göçlerle gelen İskitlerin baskısına dayanamadılar ve yıkıldılar. Artvin bu kez Kafkasya merkezli İskit devletinin batı sınırında yer aldı.
....
İskitler sonrası Arsaklar adı verilen sülale Artvin’e egemen oldu. Şamanist dini öğretiye inanan bu sülale MS 350’li yıllarda Bizans etkisinde kalarak İsevi dini kabul ettiler. Daha sonra da Bizans’ın tahakkümü altına girdiler.
....
Hz.Osman döneminde İslam orduları kumandanı Mesleme Oğlu Habib Bizans’ı yenerek Şavşat-Ardanuç-Artvin’i ele geçirdi.
....
853-1023 Artvin Bagratlar ve Sac adlı Abbasilere bağlı iki beylik kuruldu.
...
Alparslan 1064’te Gürcistan seferine çıkarak Çoruh boylarını ele geçirir. Alparslan’ın ölümü üzerine Bizans’tan yardım alan Gürcü Kralı Gorgi Artvin’i tekrar ele geçirdi. Fakat 1081’de Melikşah’a yenilince Melikşah’ın desteği ile Çoruh’uda içine alan Erzurum-Bayburt –Kars merkezli Saltukoğlu beyliği kuruldu. Türk nüfusunun Artvin’e yayılması hızlandı.
Büyük Selçuklu Devletinin yıkılışı sonrası Artvin Azerbaycan merkezli İldeniz oğlu Atabeyliğine bağlandı. 1263’te Kubilay Artvin’i ele geçirerek bu yöreyi İlhanlı topraklarına kattı. 1265’te Kıpçak Türkü olan Sark is bu yörede Çıldır Atabeyliğini kurdu.
....
Artvin İlinin Osmanlı yönetimine geçtiği evrelere ait belgeler yeterli değildir.
.....
Artvin ve çevresi Çıldır eyaleti ile birlikte yaklaşık 250 yıl Osmanlı Devletinin egemenliğinde kalmıştır. 1828 Osmanlı Rus savaşı ve savaş sonucu imzalanan Edirne Anlaşması ile Ahıska Osmanlı elinden çıkınca Çıldır eyalet teşkilatı bozuldu. Anlaşma gereği Çıldır eyaletinin bir kısmını Osmanlı kaybetti. Buna karşılık Artvin-Borçka-Ardanuç-Şavşat-Yusufeli Osmanlı elinde kaldı.
.....
Rusların güneye inme ve dünya imparatorluğu yaratma planı ile 1877-78 (93 Harbi) Osmanlı-Rus savaşı çıktı. Bu savaş Artvin yöresi halkına pahalıya mal oldu.
...
3 Mart 1878’de Osmanlı ile Rusya arasında 29 maddeden oluşan Ayestefanos barışı imzalandı.19. maddesinde yer alan 245.207.301 altın tazminatını ödemeyen Osmanlı, Kars-Ardahan-Batum topraklarını Rusya’ya tazminat karşılığı vermek zorunda kalmıştır
.....
1917 Ekiminde Bolşevikler Rusya’da yönetimini ele geçirerek Romanof hanedanlığını devirince yeni kurulan Sovyet Rusya I. Dünya savaşından çekilerek 18 Aralık 1917’de Erzincan mütarekesini imzalamış, Rus Birlikleri 1918 Ocak ayı içinde Artvin ve Şavşat Bölgesinden çekilmişlerdir.
Sovyet Rusya, 3 Mart 1918’de I. Dünya Savaşı’na katılan devletlerle imzalandığı Brest-Litovsk Anlaşması hükmünce Kars-Ardahan-Batum’u Osmanlı’ya bıraktı. Bu bölgelerin Osmanlı Devleti’ne ilhakı için bir halkoylaması yapılmasını kabul etmişlerdi.
....
1878-1918 ve 1918-1921 tarihleri arasında, Rusya-Ermeni-İngiliz-Gürcistan idaresinde kalan Artvin-Borçka ve Şavşat kazaları 7 Mart 1921’den itibaren 4 ay kadar Ardahan kazasına bağlanmıştır. Yeni Türk devletinin ilk anayasası olan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye’de, 24 Nisan 1924’te yapılan değişikler ile Liva-Sancak teşkilatı kaldırılınca Artvin Vilayet haline geldi.
1926 Haziranında 877 sayılı kanunla Yusufeli Kazası Erzurum Vilayeti’nden alınarak Artvin’e bağlandı.
1928’de, 1282 sayılı kanunla Borçka Kazası nahiye haline getirilerek Artvin’e bağlandı. Dokuz yıl Artvin vilayeti teşkilatı ile yönetilen bu yerler, 1 Haziran 1933’te, 2197 sayılı kanunun ikinci maddesine göre, merkezi Rize olmak üzere Artvin ve Rize illeri birleştirilerek Çoruh vilayeti teşkil edilmiştir.
Arazi şartlarının zorluğu, Artvin ve çevresinin vilayet merkezine olan uzaklığı birtakım sorunlara yol açmıştır. Dönemin Başbakanı İsmet İNÖNÜ’nün 25 Temmuz 1935 tarihindeki Artvin’i ziyaretinde durum kendisine iletilmiştir. Bunun üzerine hükümet 4 Kasım 1936’da kabul edilen 2885 Sayılı Kanun ile, merkezi Rize olan Çoruh Vilayeti kaldırıldı. Artvin Merkez, Hopa, Borçka ve Şavşat kazaları ile evvelce Erzurum’a verilmiş Yusufeli Kazası’nı da alarak Artvin olan Çoruh İli teşkilatı kabul edildi.” (2)
3. Artvin’in Coğrafi Yapısı, Mahalle, ilçeleri , Sanayisi ve nüfusu vb.
“Artvin şehrinin merkez olduğu Artvin ili Rize, Erzurum, Kars illeri ve kuzeyden Sovyetler Birliği sınırı ile kuşatılmıştır; kuzeybatısında ise Karadeniz vardır. Merkez ilçeden başka Ardanuç, Arhavi, Borçka, Göktaş (Murgul), Hopa, Şavşat ve Yusufeli adlı yedi ilçeye ve yirmi bir bucağa ayrılmış olup, 7436 km2 genişliğindeki topraklarında 303 köy bulunmaktadır.
....
Artvin şehri, Doğu Karadeniz dağlarını derin bir şekilde yaran Çoruh vadisinin sol yamacında meyilli bir arazide kurulmuştur. Borçka’ya kadar olan kesimde Çoruh vadisini takip eden, Borçka’dan sonra da Doğu Karadeniz kıyı dağlarını Cankurtaran Geçidi’nde aşan 68 kilometrelik bir yolla Karadeniz kıyısındaki Hopa’ya bağlanıyor. Bu yol Artvin’den güneye doğru bir süre daha Çoruh vadisini takip ederek Erzurum’a ulaşıyor.
Artvin’in hemen yakınında doğudan gelen Berta suyunun Çoruh ırmağına karışması, bu akarsu vadisini izleyerek Ardahan üzerinden Kars’a ulaşan karayolunun Erzurum’u Hopa’ya bağlayan ana yol ile Artvin civarında kesişmesini sağlar ve şehri önemli bir yol düğüm noktası durumuna getirir.
Borçka’dan ayrılan iyi vasıflı bir yol da Çoruh yarma vadisini takip ederek Batum’a ulaşır. Bu yollara, yakın dönemlere kadar ulaşımda önemli bir rol oynayan, fakat sonraları fonksiyonunu yitiren Çoruh ırmağının aşağı kesimindeki nehir taşımacılığı da ilâve edilebilir.
Artvin şehri günümüzde, arazi içine derince gömülmüş olan ve tabanı bu kısımda 225 m. yükseklikte bulunan Çoruh ırmağının kıyısındaki Çayağzı (eski adı Korzul) mahallesinden başlayarak ırmağın çok dik olan sol yamacında, yerleşmeye mümkün olduğu kadar elverişli basamaklar üzerinde yayılır.
En alt kademede bulunan Çayağzı mahallesinden daha yukarıda 300-400 metre yükseklikler arasında Ortamahalle adı verilen mahalle kurulmuştur. Daha yüksekte bulunan ve çarşı ile iş merkezini de içine alan Çarşı mahallesi 550 metre yüksekliktedir ve topografyanın imkân vermiş olması sebebiyle iskânın en sık olduğu kesim de burasıdır.
Çarşı mahallesi ile aşağı yukarı aynı yükseklikte olan ve 1960’lı yıllara kadar ondan kopuk olarak yaşayan Dere mahallesi sonradan Çarşı mahallesi ile birleşme eğilimi göstermiştir. Dere mahallesinden biraz yüksekte Balcıoğlu mahallesi, daha yukarılarda da eskiden köy iken belediye sınırları içine alınan Yenimahalle (eski adı İskebe) bulunur.
Şehrin mevcut yedi mahallesi içinde en fazla yükseğe çıkanı 800-900 m. yükseklikler arasında yayılan Çamlık mahallesidir. Daha yükseklerde bulunan ve eskiden sadece yazlık yerleşmelere ayrılmış bulunan 1100 metredeki Kafkasor mevkiine yeni turistik tesisler yapılarak bu kesim de yerleşme alanı içine alınmıştır.
Artvin, aşağı mahalleleriyle yukarı mahalleleri arasında büyük yükseklik farkı olan, bu yerleşme şekliyle Türkiye’nin başka şehrinde görülmeyen bir özelliğe sahiptir.
Şehrin kurulmuş olduğu vadi yamaçlarında alçak kesimlerde zeytinlikler, yukarıya doğru incir ve nar, daha yükseklerde erik, elma gibi meyve ağaçları yaygınlaşır.
Bu sıralanış, şehrin aşağı mahalleleriyle yukarı mahalleleri arasında iklim farkı olduğunu gösterir ki gerçekten aşağıdaki Çayağzı mahallesinde ağaçlar çiçek açtığı halde yukarıdaki mahallelerin karlar altında bulunması görülebilen olaylardandır.
Şehrin nüfusu, Türkiye topraklarına katıldıktan sonra 1925 yılında yapılan deneme mahiyetindeki mahallî bir nüfus sayımında 2139 olarak tesbit edilmiştir. Cumhuriyet’ten sonra 1927’de yapılan ilk sayımda nüfus henüz 2943 idi. Bu sayı önceleri çok yavaş şekilde artarak 1970’e kadar 10.000’i aşamadı. 1970’te 13.109 olan nüfus 1985’te 18.720’yi buldu. Bu rakam içindeki faal nüfusun % 40’ını idarî hizmetlerde çalışanlar oluşturur. Buna karşılık ticaretle uğraşanların oranı sadece % 8’dir. Bu da şehirde ve çevresinde önemli bir sanayileşme olmayışının ticaret hayatında görülen sonucudur.
Zira Artvin şehrindeki tek sanayi kuruluşu kontplak fabrikasıdır. Şehir dışındaki eski bir park son yıllarda sanayi çarşısı haline getirilmiştir. Ancak burada ufak çapta onarım ve kaynak işleriyle mobilyalar yapılmaktadır. Sanayileşme olmadığından başka yörelerde görülen köyden şehre nüfus akını da hızlı değildir. Şehrin nüfusunun hâlâ 20.000’i bulmamış olması da buna bağlanabilir.
Şehirde tarihî eser olarak, Çarşı mahallesinde 1278 (1861-62) yılında inşa edilip 1953’te yeniden yaptırılan Çarşı (Merkez) Camii, I. Dünya Savaşı’nda Ermeniler tarafından yıkılan Orta mahalledeki Orta Cami, Çayağzı mahallesindeki 1207 (1792-93) tarihli, Livane sancak beylerinden Sâlih Bey’in yaptırdığı Çayağzı Camii ve Dere mahallesinde bulunan eski bir caminin yerinde 1921’de yeniden inşa ettirilen Balcıoğlu Camii ile Çarşı Hamamı sayılabilir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait 1990 yılı istatistiklerine göre Artvin’de il ve ilçe merkezlerinde 60, bucak ve köylerde 535 olmak üzere toplam 595 cami bulunmaktadır. Artvin şehir merkezindeki cami sayısı ise on ikidir.”(3)
4. Artvin Kültürü
“Artvin Kültürünün 6 Olmazsa Olmazı
Köklü kültürü, binlerce yıllık tarihi ve ve muazzam doğa harikasıyla Karadeniz’in cennet köşesi Artvin. Gidenleri kendisine hayran bırakan, gitmeyenlerin ise içlerinde ‘mutlaka göreceğim’ planını yerleştiren eşsiz şehir.
Artvin, geçmişten günümüze çok farklı halk ve kültürün bir arada sorunsuz yaşamasını sağlarken aynı zamanda renkli, özgün bir kültürel yapıyı da ortaya koymuş. Daha çok Kafkas ve Karadeniz kültürünün hakim olduğu yörede, mutfak geleneğinden el sanatlarına, halk oyunlarından hayvancılığa uzanan zengin bir kültür barınıyor. Gelin Artvin yöresini ve kültürünü biraz daha yakından tanıyalım.
A)Kuymak, Puçuko ve Diğer Lezzetleri
Artvin mutfağının lezzet sırrı aslında muhteşem yeşil doğasında yetişen bitkilerin kullanılan etlere kadar işleyen aromalı tatlarında gizli olabilir. Artvin mutfağının en belirgin lezzet unsurları çay, fındık, pirinç, karalahana ve hamsi. Kuymak en çok bilinen nefis bir kahvaltılık, kurutulmuş taze fasulyeden yapılan “Puçuko” ise özel bir yemek. Hamur işleri, özel çorbaları ve etli yemeklerini de mutlaka deneyin!
B)Köy Evleri
Sahil kesimi dışında en yaygın olarak görülen ve denizden 1000m yükseklikte olan iki katlı, kırma çatılı, şirin ahşap evlerdir. Bu evlerde yaşıyorsanız, tuvalet ihtiyacınız için evin dışına çıkmanız gerekiyor. Ayrıca yükseğe çıktıkça, arazinin eğimine göre evlerin ön bölümü hayvanlara ayrılıyor. Evlerin en güzel yanı ise, odaların yazlık ve kışlık olarak değişkenlik göstermesi.
C) Çömlekçilik
Artvin'de çömlekçilik, en eski zanaatlardan biri olarak biliniyor. Asırlarca mutfak araç, gereçleri olarak kullanılan ve eskiden Artvin’de hemen her evde üretilebilecek kadar yaygın bir zanaat olan çömlekçilik, günümüzde neredeyse tükenme noktasında. Artvin’in Borçka ilçesinde, ''son fırını'' çalıştıran çömlek ustası Kazım Şirin, baba mesleği olan bu geleneği hala devam ettiriyor.
Ç) Hayvancılık ve Çobanlık
Artvin’de sanayi olanakları az ve tarım arazisi de sınırlı olduğundan halkın temel geçim kaynağı da hayvancılık oluyor haliyle. Yörede çobanlık da usta-çırak ilişkisine dayalı olarak yapılıyor. Çırak olarak başlayan, pişen ve yetişen çobanlar zamanla sürülerin tek hakimi oluyor ve bu geleneği devam ettiriyorlar.
D) Horon
Karadeniz denince ilk akla gelen halk oyunu horon. Artvin horonu diğer yörelere göre biraz değişiklik gösteriyor. Mesela çok hızlı omuz silkme ve ayak sallama yoktur, tüm vücudun hareketleri ile ayakları sertçe yere basmak vardır. Horona eşlik eden çalgı kemençe değil, Tulum ve akordiyondur. Hızlı ve sert hareketleri olan horonu kadınlar da en az erkekler kadar iyi oynarlar
E) Boğa Güreşi
Günümüzde hala Artvin Kafkasör Yaylası’nda yaşatılan 200 yıllık bir gelenek boğa güreşleri. Tam bir kültür kaynaşması. Ege Bölgesi’nden boğalarıyla gelenler zeybek oynarken Karadenizliler de boğalarının yanında horon tepiyorlar. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu gelenek artık Türkiye Şampiyonası’na dönüştürüldü. Bu nedenle güreşler çok daha çekişmeli geçiyor.
Artvin kendine özgü kültürü, yöre halkının misafirperverliği ve görülmeye değer doğasıyla her zaman ziyaretçileri olan bir şehir. Gitmediyseniz mutlaka görmelisiniz”(4)
Devam edecek....
Not: Bu yazı serim burada sona erdi. Bir süre aradan sonra Artvin Anılarıma kaldığım yerden devam edeceğim.
Kaynak:
1)https://www.neyiilemeshur.com/artvin/artvin-tarihcesi-2564.html
2)http://www.artvin.gov.tr/artvin-ili-tarihcesi
3)https://islamansiklopedisi.org.tr/artvin
4)https://www.tale.company/blog/2017/10/31/artvin-kulturunun-6-olmazsa-olmazi