TRABZONLU MISTIK ( Mustafa Üçüncü)

İLE ÇORUMLU ŞÜKKÜŞ’ÜN (Şükrü Bilgili)

MACERALARI

OKUL ÖDEVİ

Trabzonlu Mıstık'ın sevgili torununa verilen okul ödev ile başı derttedir. 

Ankara’ya göç eden asker arkadaşı Çorumli Şükküş’e telefon açar başına gelenleri anlatır:

“Şükküş’üm. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. Bi yandan da aglay. Zaten dertlerini hep baga açar.

Dedi ki; 'Habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadum. Öğretmen beni dövecek.'

Dedum ki; 'Aglama uşağum, bunun içun ögretmen adam dövmez. Şimdi oni birlikte çözeruk da.'

Ne mümkün Çorumlu Şükküş kardaşum:

Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmişlar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeşer dakka istirahat vermiş. Tiren da bi yerde durmiş. 20 dakka su almiş. Otobos saatte 60 kilometro gidiymiş. Tiren 5 saat sonra gidecegi yere varmiş. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmiş. Ograştum ama yapamadum.

Uşak aglay.

Derken bubasi geldi. O da çözemedi. Diyrum oga ki, 'damat, senun tanidugun tahsilli bi otobos şofori var ise oga soralim, belki o bilebilur. Yahut da sabah olsun ben uşagi şoforler cemiyetine götüreyum. Onlar arasinda belki tirenle yariş etmiş bi şofor vardur da bize nasihat verur. 'Ha, biz bi yandan da uşaga tireni tarif ediyruk.

Uşak tren görmemiş ki...

Ne anasi görmiş, ne bubasi. Ben da bi tek askerlukte Erzurum'dan Sivas'a gittiydum. Neysa kardaşum, o gece çok kizdum. Diyeceksun ki niye?

Uşak daha incir agacindan duti ayiramay; mezgiti gosteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduguni sanay. Biz gelduk araba yariştiriyruk. Yani efendi, otobos, saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun? Eger varacagi saat onemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler saga otobosun inecegi zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edeysun?

Usakcuklarda şarki yok, türki yok, oyun yok; dayamiş matamatigi ayuptur...!!! “ demiş ve Trabzonlu Mıstık susmuş. 

Çorumlu Şükküş , arkadaşının bu uzun konuşmasını  hiç kesmeden sabırsızlıkla dinlemiş. Konuşması arasına girip parazitlik yapmak istememiş. Çünkü Trabzonlu Mıstık’a bir şey sorsa, Mıstık tüm anlattıklarını unutacak, makarayı tekrar başa saracak. Kafasını ütüleyip duracak. Bunu bildiği için hiç seslenmemiş.

Trabzonlu Mıstık arkadaşının konuşmasının bittiğini anlar anlamaz: "Uşağum, anlatacakların bitti mi?” demiş.

Trabzonlu Mıstık da yalvarırcasına  demiş ki: "Bittu. Ne olur asker Arkadaşum. Şu proplemi ya çöz ya da bana bir yol göster.”

Çorumlu Şükküş: "Asker Arkadaşım. Ben de senin gibi ihtiyarladım. Sabah ne yediğimi unuttum. Problem çözmek kim, ben kim. Öğretmen iken kafam iyi çalışıyordu. Merkez Bankasına memur olarak çalışmaya başlayınca her şeyi unuttum. 

Malatya’da ve Kayseri’de Merkez Bankası Şubelerinde müdür yardımcılığı yaptım. Bu her iki ilimizde de tren var. Atla git. Zigana geçidinden geç. Malatya’ya gel. Bir otobüs kirala. Tren İstasyonuna git. Trenin hareket saatini  öğren. 

Makiniste üç beş kuruş ver;  ona da deki ‘Biz otobüsle 60 kilometre hızla gideceğiz. Sizin de hızınız bizden üçte bir fazla olsun. Bir istasyonda su almak için durun ve yirmi dakika sonra hareket edin. 5 saat sonra gittiğiniz İstasyonda bizi bekleyin’de. 

Tam tren hareket eder etmez, siz de otobüsle yola çıkın. On beşer dakka iki yerde mola verin. Sonra yola devam edin. Trenin durduğu İstasyona gidin. Saatinize bakın. Bu varış saatinizden Malatya’dan çıkış saatinizi çıkarın. İşte bulacağın bu rakam, torununun probleminde istenen vakitin saati olacak!” demiş.

Trabzonlu Mıstık “Ula asker arkadaşım Çorumli Şükküş, İYİ ki varsun da. Sana ne kadar teşekkür etsem azdur. Problemin çözüm yolunu uygulamalı olarak ne de güzel anlattmışsun. Hemen yerimden kalkıp, bir at aramaya gidecegum. Atı da bulur bulmaz Zigana geçidine sürecegum ha. Sonra da senün dediklerinü aynen yapacagum. Yalnız anlattuklarun kafam da kalmadı da. Whatsap’tan problemin çözüm yollarını yazarsan memnun olurim ha.” demiş ve hemen kalkıp Trabzon'un köylerine at aramaya gitmiş.