ALACA’NIN ÜLKÜCÜ GENÇLERÝYDÝK BÝZ...
ALACA'NIN ÜLKÜCÜ GENÇLERÝYDÝK BÝZ!..
Dünyanýn en mutlu genç delikanlýlarý idik. Ne güzel günlerdi o günler...Anarþinin henüz baþlamadýðý; her gün beþ altý kiþinin katledilmediði, yokluðun ve kuyruklarýn olduðu yetmiþli yýllar...
Ne koronavirüs vardý ne de eve kapanma... Kýrlarda tadýný çýkarýyorduk çocukluðumuzu, gençliðimizi doya doya yaþýyorduk; okullarda, sokaklarda, baðlarda, bahçelerde....
Sudepbosu aþýk olduðumuz , gözyaþý döktüðümüz otaðýmýzdý; Tekke, adaklar ve kurbanlar kestiðimiz, hayvanlarýmýzý otlattýðýmýz , suladýðýmýz yaylaðýmýzdý; Tilki Deliði mevkii, yarýþ atlarýn koþtuðu, yiðitlerin güreþtiði panayýrlarýn yapýldýðý er meydanýmýzdý; Kanlý Bostan Benti, camuzlarý , balaklarý yýkadýðýmýz göletimizdi; Yarma, Þýhlarýn kuyusu çimdiðimiz sularýmýzdý; Sakarya, Cumhuriyet , Dumlupýnar Ýlkokullarý ve Nedim Tugaltay Ortaokulu ilim irfan öðrendiðimiz yuvalarýmýzdý; Alaca’nýn sokaklarý, caddeleri Cenk attýðýmýz , kavga ettiðimiz, sevdalandýðýmýz en güzel günlerimizin geçtiði yollarýmýzdý...
Sevdamýzý yüreklerimizde saklýyorduk... Hepimiz þairdik, sabahlara kadar gaz lambasýnýn loþ ýþýðý altýnda, saman sobasýnýn sönmüþ soðuk kenarýnda ateþli aþk þiirleri yazýyorduk...Sevdiklerimizin kapýsý önünde kara kýþýn ayazýna aldýrmadan titreye titreye sayýsýz voltalar atýyorduk; tül perde arkasýnda silüetini görmek için neleri vermezdik...kaç kere o sokaktan gelip gittiðimizi hiç bilmezdik...
Hepimiz hem çalýþýp hem okuyorduk. Kahvehanede garsonluk, berberde,marangozhanede, tamirhanede çýraklýk yapýyorduk:fýrýnda paspas taþýyor, sokaklarda simit satýyorduk; çamur karýp, geçgere ile taþýyýp kerpiç yapýp satýyor, sebze pazarýnda kamyondan kavun karpuz yýkýp okul harçlýðýmýzý kazanýyor; anamýza babamýza yük olmuyorduk...
Gündüz oruç tutup gece kan ter içinde beton atýyorduk. Tarlalarda pancar söker, nohut yolar, sap toplar, yýðýn yapar , patosa sap atar ; boþ zamanlarýmýzda da daðlarda, tepelerde kazguçla çiðdem söker, Tezekan’ýn Çayýrý’nda top, boþ tarlalarýn da çelik çomak oynardýk...Huzurluyduk; aza da çoða da þükrediyorduk; çoðumuz yoksulluk içinde kývranan asil ailelerin çocuklarýydýk.
Kuþlar gibi özgürdük; dostluðun, arkadaþlýðýn, kardeþliðin , mertliðin, yiðitliðin, yardýmlaþmanýn, dayanýþmanýn, fedakarlýðýn kadir ve kýymetini bilen bir nesildik biz. Kýraathanede çay parasýný vermek için o yokluðumuza raðmen adeta birbirimizle yarýþýrdýk; Cömerttik...Gece yarýlarýna kadar sokaklarda eþgördü oynardýk; korkusuz, cesurduk...
Yüce Türk Milletinin ayrý ayrý renklerine boyanmýþ boylarýnýn neferleriydik biz. Aramýzda ayrýlýk gayrýlýk yoktu; kimimiz özbe öz Kayý Boyu Türk’tü Adnan Özbaþ gibi; kimimiz Muhacir Ahýska Göçmen’di Berber CEMAL gibi ; kimimiz Ortaasyalý Özbek’ti Mefail Özbek gibi ; kimimiz Kafkas Kartal’ý Þeyh Þamil gibi Çerkez’di YALÇIN Kaplan gibi ; Kimimiz Türk Milliyetçiliðinin fikir babasý Ziya Gökalp gibi Kürt’tü Seyit Yurt gibi ; kimimiz de Kýrým Haný Giray’ýn torunu Tatar’dý Þükrü Bilgili gibi. Hepimiz bir halýnýn “KÖK - TÜRK “ boyasýyla harlanmýþ, ayrý ayrý boyanmýþ, ýþýl ýþýl parlayan, asla solmayan ve kenetlenmiþ desenleriydik....
Önce insandýk; sonra vatanýný , milletini, bayraðýný, dinini seven ; bu deðerler uðruna ölüme gül bahçesine gider gibi giden ; Ülkü Ocaklarý'nda yetiþmiþ , Türk Ýslam Ülküsüne inanmýþ milliyetçi, muhafazakar, mukaddesatçý ,Ýslama sözde deðil özde baðlý ; ” Alaca ovasý Bozkurt’lar yuvasý.”, “ Ya Allah bismillah, Allahüekber”, ” Tanrý daðý kadar Türk, Hýra daðý kadar Müslümanýz” , “ Kanýmýz aksada zafer Ýslamýn” diyen ALACA’NIN Ülkücü neferleriydik biz...
Bizler Alaca’ya , davamýza sevdalýydýk. Sevdamýzý , aþkýmýzý mýsralara döktük...
SEN NE KADAR GÜZELSÝN ÞÝRÝN ALACA’M
Doðduðum ilçeme tepeden baktým.
Yeþilin tonuna þöyle bir göz attým.
Beyaz bulutlarýn altýna yattým.
Sen ne kadar güzelsin þirin ALACA’M!
Su depon, buðday silon, Veli Çayýr’ýn;
Geven, Evci, Örükaya, Höyük Barajý’n;
Davullu zurnalý panayýrýn, halayýn;
Hiç unutulur mu benim þirin ALACA’M?
Hasret duyarýz çok uzaklardan;
Kars’tan, Ardahan’dan, Ankara ‘dan.
Selam olsun; Asya’dan, Avrupa’dan.
Sen ne kadar güzelsin þirin ALACA’M!
Dört yol birleþir tam merkezinde.
Yanýk ezanlar okunur camilerinde.
Semahlar yapýlýr cem evlerinde.
Hiç unutulur mu benim þirin ALACA’M?
Yýldýzhan, Ayhan,Özhan(Tezekan),Günhan,
Cumhuriyet ile yan yana Cengizhan,
Unuttuðu mu sanma sakýn seni Denizhan.
Mahallelerinle güzelsin þirin ALACA’M.
Tatar, Laz, Kürt, Muhacir, Çerkez’in,
Saðcýn, solcun, Alevi’n, Sünni’n.
Herkesi kucaklayan bu meþrebin.
Hiç unutulur mu benim þirin ALACA’M?
Battal Dede Su Deposu’na oturmuþ.
Aydýn Hocam ders anlatmaktan yorulmuþ.
Cantý Kýrýk Hocam köpüklere boðulmuþ.
Hocalarýnla güzelsin benim þirin ALACA’M.
Yarma’nda, kuyularýnda yýkanýrdýk.
Kanlý Bostan ‘da hayvan otlatýrdýk.
Tarlalarýnda çelik çomak oynardýk.
Hiç unutulur mu benim þirin ALACA’M.
Ýbrahim Usta tulumba tatlýsý yapardý.
Kara Mehmet usta simit kurabiye satardý.
Berber Lütfü Usta bizleri kýrkardý.
Ustalarýnla güzelsin þirin ALACA’M.
Hoyhoy yokuþundan kýþýn çýkýlmaz.
Küre Beli’nde kar, tipiden geçilmez.
Virajlý yollarýndan hesap sorulmaz.
Sen ne kadar güzelsin þirin ALACA’M!
Deli Cemal,Zeliþ, Ökkeþ, Burhan,
Bektaþ, Daddo, Hacý Ömer, Harun,
Sadýk, Rasim, Hattusas, Tahsin.
Mecnunlarýnla güzelsin þirin ALACA’M.
Baðrýbütün bostanlarýn vardý.
Anam, babam topraðýnda yaþardý.
Senden ayrýlýnca dünyam karardý.
Burnumda tütersin þirin ALACA’M.
Tekken’de adaklar, kurbanlar kesilir.
Aþevinde garipler, gurabalar sebeplenir.
Su Deponda insanlar, aþýklar demlenir
Her þeyinle güzelsin þirin ALACA’M.
Dumlupýnar, Nedim Tuðaltay okullar;
Yerle bir edildi eþsiz tarihi taþ binalar.
Acýsýyla,tatlýsýyla yaþadýðýmýz anýlar,
Ýnsafsýzca katledildi güzel þirin ALACA'M?
Þükrü aðlasan da kar etmiyor.
Dallarýnda bülbüller ötmüyor.
Baba ocaðýnda duman tütmüyor.
Her þeyinle güzelsin þirin ALACA'M.
Þükrü Bilgili
Resimde Soldan saða ayaktakiler: Berber CEMAL Polat, Adnan Özbaþ , Seyit Yurt, Þükrü Bilgili, Kaplan Yalçýn, Oturan: Mefail Özbek
HÜSEYÝN GAZÝ TEKKESÝNDEN GEÇMÝÞTE BÝR ANI