OĞULCUĞUN BU SABAH KAHVALTISI BENDEN !..,
Dün akşam eşim ve kızım Burcu, kızım Büşra’nın evine gittiler. Gece yatıya kaldılar.
Bu sabah oğulcuk, beni uyandırdı:
“Baba karnım acıktı .“ dedi. Ben de;
“Oğlum, anneni arayalım. Gelecekler mi? Ona göre hareket edelim.” dedim.
“Baba, onlar gelmeyecekler. Telefon ettim.” deyince, yataktan kalkıp, doğru mutfağa gittim. Buzdolabını açtım. Dolapta ne var ne yok diye kolaçan ettim. Dolapta yumurta gözüme çarpmadı.
“İsmail, bakkaldan git yumurta al. Sana bu sabah krep (yumurta ve unla yapılan bir kahvaltı yemeği ) yapayım “ dediğimde, “ Baba patates kızartalım” dedi.
“ Oğlum, patates kızartmasını becerebilir miyiz?” diye cevap verdiğimde , “ Yaparız babacığım yaparız. Ben sana yardım ederim . “ dedi.
Birlikte kolları sıvadık, Çayımızı ocağa koyduk, kaynamaya başladı. Oğulcuk benim ahçı yamağım oldu. Patatesleri yıkadım. Doğramaya başladım. Oğulcuk, doğradığım patatesleri beğenmedi ki ; “Babacık, biraz daha ince doğra” diye beni uyardı...
Sonunda çok güzel bir patates kızartması yapmayı becerdik. Bir de karpuz kestik. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkardık. Sofraya oturup OĞULCUK ile başbaşa kahvaltımızı yaptık..
Hanımların kıymetini bilelim. Bir kahvaltıyı hazırlamak, iki kişinin karnını doyurmak çok zor bir işmiş dostlar. Hanımlara “ git öte !...“ bile demeyelim. Sessizce oturup, önümüze ne koyarsa yiyip, kenara çekilelim. Özellikle benim gibi emekliyseniz hiç ”gıgınız “ çıkmasın...
“Acı olmuş, tatlı olmuş, tuzlu olmuş , yağlı olmuş, yağsız olmuş gibi “ bahaneler üretip, hanımları hotlatmayalım...
Yoksa , “Beğenmiyorsan gir mutfağa! “ derse; mutfak, biz ERKEKLERİN becereceği iş değil dostlar...
Bugün bunu daha iyi anladım...
Rabbim , KADINLARIMIZIN yokluklarını bize aratmasın...