BİR YANDA BABAM, BİR YANDA DA YANYANA YATAN AĞABEYİM VE KARDEŞİM

“Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).

Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.”

(Bakara Süresi 156.Ayet)

Babam, ağabeyim ve kardeşim O’na döndüler...

Mekanları cennet olsun... 

Huzur içinde yatsınlar; babam İSMAİL , ağabeyim SATILMIŞ ve dün kabre koyduğumuz kardeşim YUSUF.

Ağabeyim Satılmış’ın tam kabri başında mezar taşını tuttuğum anda telefonum çaldı kapandı. Ekrana baktım bir cevapsız arama görünüyor. 

Arayan ağabeyimin arkadaşlarından Diyanet Müfettişlerinden hemşerim ve Fethi Kılıç arkadaşımın ağabeyi İlahiyatçı Osman Kılıç ağabeyimizdi.

Dün beni telefonla arayıp taziyede bulunmuştu. İkinci kez niçin aradı deyip hemen aradım. 

“ Buyur abi, beni aramışsınız.” dedim. 

“Şükrü kardeşim yanlışlıkla oldu. Ama tekrar başınız sağolsun “ dedi. 

Ben de “Abi, şu anda senin okul arkadaşın ağabeyimin mezar taşını tutuyorum. Yanında da dün defnettiğimiz kardeşim Yusuf yatıyor. Biraz sonra ikisine de dua edeceğim” dedim. 

“Şükrü, benim yanlışlıkla seni aramam tevafuk oldu. Madem abin ve kardeşin Yusuf’un kabri başındasın. Canlı olarak her ikisinin ruhuna bir Fatiha okuyayım ve dua yapayım” dedi. 

Ben de cep telefonumun sesisini açtım Osman Kılıç Hocam Fatiha’sını okudu ve ardından duasını yaptı...