“GAMALI HAÇ İLE KIZIL
YILDIZ ARASINDA !...”
Gama!..
Haç!..
Kızıl!...
Yıldız!..
Sana neyi hatırlatıyor?
Vatansız, yurtsuz, yuvasız;
Savaşın, sürgünün;
Korkunun çocukları…
Bu dört kelime:
Gama!...
Haç!...
Kızıl!...
Yıldız!...
Gözü yaşlı, yüreği gamlı,
Boynu buruk, yüzü soluk;
Kartbabayım!...Kartanayım!…
Sana neyi
hatırlatıyor?
Deşmek istemem,
Kabuk bağlamış yaranı…
Hatırlatmak istemem,
Yok olmuş yıllarını,
Acı hatıralarını,
Akıtmak istemem,
Kuruyan gözyaşlarını…
Kıyamam sana, ben!..
Anayım, babayım,
dadayım…
Ama, anlatılması gerek;
İnsan kasaplarının zulmü.
Dünyaya duyurulması gerek,
İnsanlıktan nasibi olmayan,
Lenin’in, Stalin’in,
Hitler’in vahşetini,
Medeni denen dünya
duymalı!...
Siz konuşmazsanız,
Kim duyacak Kırım Tatarının;
Feryadını!…Figanını!…
Konuş kartbabayım…
Konuş kartanayım…
Ne olur!...
Hele bir soluklan.
Dal!...Gerilere git…
Korkma!...
Sen Giray Hanların,
Çelebi Cihan’ın,
Gaspıralı’nın,
Cafer Seydahmed’in,
Müstecip Ülküsal’ın,
Torunlarısın…
Senin ömrünü çalanları,
Seni kendi vatanında;
Parya yapanları,
Seni aç bırakanları,
Senin ocağını yakanları,
Senin vatanını çalanları,
Senin hürriyetini alanları,
Senin hayallerini alanları,
Hatırla…..
Ne olursun hatırla!..
O gece kapını
kıranları;
On beş dakikada,
“Evini terk et!” diyenleri,
Seni apar topar
götürenleri
Seni anayından,
babayından,
Kartbabayından,
kartanayından,
Beşikteki balandan
şagandan,
Cennet vatan Kırım’dan
Ayıran soysuzları
hatırla,
Kansızları hatırla,
Kalleşleri hatırla,
Katilleri hatırla,
Bin dokuz yüz kırk
dört yılını,
On Sekiz Mayıs gününü
hatırla
Hayvan vagonlarını
hatırla,
Sana çevrilen Kızıl
Süngüleri hatırla
Sana çevrilen Gamalı
Haçları hatırla
Gözünün önünde
kurşuna dizilen
Balaları, Dadayları,
Akayları, Apakayları,
Hatırla!...
Konuş ne olursun!...
Benimle konuş!...
Allah için yalvarıyorum.
Muhammed aşkı için yalvarıyorum,
Gamalı Haç’ın,
Kızıl Yıldız’ın,
Sana yaptığı zulmü;
Anlat!...Anlat!....
Anlat ki şu arş titresin
Anlat ki şu medeni denen;
“Tek dişi kalmış
canavar” ruhlu,
İnsanlıktan yoksun,
Medeniyetten yoksun,
İnsancıklar,
kancıklar,
Duysun sesini!...
Cellatlar!...Gaddarlar!...
Canavarlar!...Kaşkırlar!...
Belki vicdana
gelirler de…
Haykırırlar;
“Kırım Tatar Milletini
biz sürdük;”
“Biz yokettik;biz
öldürdük;”
“Biz aç bıraktık;”
“Evet biz yaptık” derler
Belki insafa gelirler,
Belki vicdana gelirler,
Soysuzlar , kansızlar…
Ya da;
Birileri gibi (Sırp Kasabı) hücrelerinde;
Bir domuz gibi pisi pisine,
Geberip giderler….
Yok!...
İkisinin de birbirinden farkı…
Al birini vur diğerini,
Sanki ikiz kardeşler gibi,
İkisi de kan içen vampirler gibi,
Biri Garp’tan geldi…
Diğeri Şimal’dan geldi…
Birinin yakasında; “Gamalı
Haç…”
Diğerinin yakasında ise “Kızıl
Yıldız…”
Aç köpekler gibi,
Leş yiyen yavşaklar gibi,
Leş yiyen kargalar gibi,
Saldırdılar Cennet Vatan Kırım’a
Kırdılar fidan gibi Çelebi
yiğitleri,
Şeytanı sevindirdiler,
Melekler ise arşda
ağladı,
Kartanayım, kartbabayım ise;
Çaresizlikten….
Kollarını böğrüne bağladı…
Bir meşe ağacının dibine çöktü
Boynunu büktü,
“Badem dalına asılan
bebekleri “ düşündü..
“Korkunç Yılları”
yaşatanları düşündü,
“Yurdunu kaybeden
adamı” düşündü..
“Annesine yazdığı
mektupları” düşündü,
“İhtiyar savaşçıyı”
düşündü..
Derinden derinden …
Ağladı… ağladı…. ağladı..
Cennet Vatan Kırım’ı…
Sulayacak….
Gözünde;
Hiç yaş kalmadı…..
ŞÜKRÜ BİLGİLİ
ANKARA
dilinize gönlünüze sağlık.