Nadir Sönmez
"Selamün aleyküm dostlar.
Şimdi size gerçek bir hikaye
anlatmak istiyorum.
Yıl 1998 bir Cuma günü
Sungurludaki evimize geldim, babam uzanmış yatıyor, anneme sordum babam hasta mı
diye annem başının ağrıdığını söyleyerek yattığını söyledi. Ben de önce normal
bir baş ağrısı olduğunu düşünerek pek fazla önemsemedim.
Daha sonra uyuma süresi uzayınca
uyanmayınca kendisini uyandırmaya çalıştım fakat uyandıramadım, sadece başının
çok ağrıdığını mırıldanıyordu. Bunun üzerine abimle beraber hastaneye götürmeye
karar verdik. Ama hastaneye nasıl götürecektik, o zamanlar bugün ki gibi
herkesin altında bir araç yoktu, ha belki şöyle diyenler olabilir 112 arayıp
ambulans çağırsaydınız ya!!! Ama dostlar işte bu kavramlar bizim toplumumuza o
günlerde çok yabancıydı, hemen arayınca her hastaya ambulans gelmiyordu, belki
ben insaflı davranıyorum; hiç bir hastaya ücretsiz ambulans gelmiyordu.
Neyse hikayemiz kaldığımız yerden
devam edelim: Babamı o zaman aracı olan (mavi doğan SLX) bir dönem
milletvekilliğimizi yapan Ahmet Aydoğmuş abimizin arabasıyla Sungurlu devlet
Hastanesi acil servisine getirdik.
Sungurlu devlet hastanesi şimdiki
değil depreme dayanıksız olması nedeniyle yıkılmış olan eski hastane. Burada
babama baş ağrısı şikayetiyle gittiğimiz için tomografi falan çekildiğini ve
gerekli tetkiklere başladığını söylemek isterdim fakat maalesef böyle olmadı
çünkü o gün Sungurlu devlet hastanesinde böyle bir cihaz yoktu.
Babama ağrı kesici ve bir serum
takıldıktan sonra düzelme olmayınca buradan Çorum'a götürmeye karar verdik.
Tabii yine kendi imkanlarımızla yine Ahmet Aydoğmuş abimizin arabasıyla.(Allah
ondan razı olsun) Ve gece geç saatlerde Çorum devlet hastanesi acil servisine
giriş yaptık. (Çorum devlet hastanesi de yine eski olan ).
Burada gerekli tetkikler
yapıldıktan sonra babamın baş ağrısı sebebini adını şimdi hatırlayamadığım bir
nöroloji uzmanı bize bildirdi:” Babanız hafif çaplı da olsa beyin kanaması
geçirmiş şimdi hemen kalıcı hasar vermeden tedavisine başlamamız gerekiyor”
dedi.
Babam o geceyi yoğun bakımda
geçirdikten sonra normal odaya alındı. Oda 30 metrekare ve 8 yatak var . 8 ide
dolu her bir hastanın başında da bir refakatçi ve oda da tam 16 kişi var. Bunlar
için de gerçekten ciddi şekilde bilinci kapalı şekilde yatan ve çocukluğumda
Sungurlu da at arabacılığı yapan bir amcamız da vardı ve o amcamız o odadan sağ
çıkamadı ve Hakk'ın rahmetine kavuştu. Allah rahmet eylesin.
Babam işte bu 16 kişinin kaldığı
bu odada 15-20 gün yattıktan sonra taburcu oldu ve eve dönebildi çok şükür.
Yıl 2018 Ramazan'ın 27. Günü,
babam ikindi namazını kılıp eve geliyor tam 20 sene önceki gibi gözünün önü
karardığını söyleyerek, uzanıyor. Annem
hemen abime haber veriyor abim arabasına binip eve geliyor- bu arada 20 sene önce de aynı işi yapan
abimin o zaman arabası yok şükür onun da benimde ve hatta çoğu insanın
kapısının önünde bir arabası var-
Neyse asıl meseleye gelelim
arabasıyla eve gelen abim evde uzanmış yatan 100 kiloluk babamı kucaklayıp
hemen arabasına götürmüyor, götüremiyor hemen 112 arayıp ambulans istiyor. Ambulans
sağlık ekibiyle hemen evde ve itinalı bir şekilde babam sedyeyle ambulansa
taşınıyor ve oradan Sungurlu devlet Hastanesi'ne acile.
Burada 20 sene önce olmayışı
nedeniyle yapılamayan tomografi çekimi yapılıyor ve teşhis hemen konuluyor
beyine kan pıhtısı atmış ve hemen daha teşekküllü Çorum Erol Olçok Eğitim
araştırma Hastanesine sağlık ekibi başında ve ambulansla hızlı bir şekilde sevk
ediliyor.
20 sene Öncesine göre daha ağır
bir beyin kanaması geçiren ve beyne giden ana damarı tıkalı olan babam çok
şükür hızlı ve etkin bir müdahale sonucunda Allah'ın lütfu keremiyle üç günlük
yoğun bakım ünitesinde kaldıktan sonra normal odaya çıkartıldı. Evet normal oda
korkmayın korkmayın. 20 sene önceki gibi
8 kişilik değil, o zaman. Olsa olsa bugün de 4 kişilik odadır diyebilirsiniz
fakat değil, evet şu anda odalar ya tek kişilik ya da iki kişilik biz şu anda
babamla tek kişilik odada kalıyoruz.
Oda için de banyosu lavabosu,
televizyonu buz dolabı diğer donanımıyla 5 yıldızlı otel odası gibi. Bu arada
kaldığımız servis palyatif bakım servisi. Ben de sizin gibi palyatif bakım
servisi neymiş dedim ama yaşayarak öğrendim. Yatağa bağımlı hastaların bütün
bakımlarının (hasta yakınının tek başına yapamayacağı) enjeksiyon, serum gibi
sağlık bakımlarının yanında alt, üst bütün temizliğinin hastane personeli
tarafından yapıldığı bir servis burası. Cok şükür böyle bir ortamda rabbimin
izniyle babamın iyileşme süreci de iyi gidiyor. Böyle bir ortamda hasta yakını
olarak bizlerin de morali yerinde. Rabbim bu imkanlardan bizi kendi elimizle
alıkoymasın.
Şimdi bu hikayeyi niçin anlattım.
Vallahi bu hikayeyi çok beğeni alsın diye anlatmadım. Şu an hastane de babamın
yanında refakatçi kalırken üzerimde bir vebal kalmasın diye bu hikayeyi
anlattım.
Değerli dostlar bu ve buna benzer
bir çok hikayeyi yaşayan bir çok kişinin olduğunu biliyorum. 20 yıl öncesi eski Türkiye ile şimdiki Türkiye arasındaki farkı
görmeyen yok bence. Şimdi önümüzdeki seçimde bu ve buna benzeri bir çok alanda
yapılan bu yenilikleri görmezden gelerek ufak tefek şahsi menfaatleri ön plana
çıkararak hareket etmek, kendi elimizle kendi ipimizi çekmek demektir.
Gelin dostlar ufak tefek kendi çıkarlarımızı bir kenara bırakıp son 20
yılda bize güçlü gelişmiş bir ülkede yaşama duygusunu yaşatan ,gecesini
gündüzüne katıp ülkesi milleti için çabalayan darbe, suikast bir çok girişime
maruz kalan Cumhurbaşkanımıza partisine ve Cumhur ittifakına destek olalım.
Çocuklarımıza bizim yaşadığımız
ortamdan daha iyi gelecek bırakalım. Çünkü kişinin ayinesi iştir lafa bakılmaz.
Ben milletimizin çok konuşup az iş yapan ülkeyi geçmiş yıllarda bataklığa
sürükleyen ve hala sürüklemeye çalışanlarla, az konuşup çok iş yapan son 20
yılda yaptıkları icraatlarla insana insanlığını hatırlatanları iyi ayırt
edeceğine eminim.
Not: hastanede hızlı bir şekilde
yazdığım için ve telefon klavyesinden kaynaklı imla hatası, cümle düşüklüğü
olabilir hepinizin affına sığınıyorum. Selam ve dua ile kalın sağlıcakla.
Nadir Sönmez"
İnternet sayfamda bir başkasının yazdığı hikayeyi bugüne kadar hiç paylaşmadım. İlk defa bu hikayeyi sizlerle paylaştım. Nadir Sönmez Kardeşimin facebook sayfasında tek bir paragraf olarak yayımlanan bu güzel hikayeyi şahsından izin alarak; ben sadece paragrafları ayrıştırdım , birkaç hatalı kelime ve noktalama işaretlerini düzelttim. Yazının ruhunda ve anlamına hiçbir ilave yapmadım. Bilginize.
Şükrü Bilgili