sukrubilgili - KIZIL GÖZYAŞLARI
11-Mustafa Kartbabay(1)
KIZIL GOZYASLARI KIRIM GEZIM

KIZIL GÖZYAŞLARI-11

Mustafa Kartbabay(1)

Akmesçit gümrük kapısından tam gireceğim zaman beni sorguya çeken Kartbabaya:

“Siz küm sünüz? Meni ne hakla sorguga şekesiniz?” dediğimde Kartbabay buna çok hiddetlenmiş; yüzünün her tarafı gerilmişti. Omuzumdaki elini geri çekerek, işaret parmağı ile gövdesini göstererek,

“Bız bu yalancı cennetnin GERÇEK SAHİPLERİYİZ. Bizlerge KIRIM TATAR TÜRKLERİ derler. 1783 yılından 1944 yılına kadar bızlerni vatanımızdan sürdüler ama bızlernin ruhu bu yalancı Cennetni terk etmedi. İşte bu yüzden bu yalancı Cennetni ziyaret etmege kelgenler ilk önce gümrük kapısından keşmeden bızden vize almalılar. Şimdi bizim küm olduğumuzu iyi anladın mı?” diye cevap vermişti.

Hayalimde canlandırdığım bu kartbabay, Rüstem dedemin babası Mustafa Kartbabaydı.

Bu cennet vatanın gerçek sahipleri olan ve bu vatandan sürülen bütün Karbabayların aziz ruhlarının rahat etmesi için Rahmetli olan Rüstem Dedemin babası Mustafa Kartbabayımdan, Babamın babası Yetim Yusuf’tan, Babam Işık Sımayıl’dan, Firdevs Halam ve kocası Kara Hacı’dan bahsetmeden gümrük kapısından içeri girmek istemiyorum.

İşte size annemin dedesinin gerçek hayat hikayesi....

İki bölüm halinde yayımlayacağım.

“MUSTAFA KARTBABAY-1”

Mustafa Kartbabay (Dede) ve Tevide Ebiy (Ebe) Rus zülmüne dayanamayıp Cennet Vatan Kırım’dan ayrılıp, Kalecikkaya Köyü'ne ilk yerleşen Kırım Tatarlarındandır.

Mustafa Kartbabay (1843) , Tevide Ebiy (1854) Kırım’ın Bahçesaray şehrinin bir köyünde doğmuşlar. Mustafa Kartbabay’ın babası Şaban Mirzalarındanmış. Annesi Selime’de Mirza kızı imiş.

Kırım’da Mirza adı, Kırım Hanlarını askeri ve mali yönden destekleyen geniş toprak sahiplerine, Hanlar tarafından verilen soyluluk anlamına gelen bir unvandır.

1853-1856 Kırım Savaşından sonra Rusların, 1778 tarihinden itibaren işgal ettikleri Kırım’da yaşayanlara baskıları, zulümleri gittikçe artmaya başlamış; özellikle okumuş aydınlara, zengin toprak sahibi Mirzalara huzur vermemişler, birer birer aydınlar öldürülmüş, Mirza topraklarını da işgal etmeye başlamışlar. Mirzaların Kırım’dan göç etmelerini istemişler. Göç etmek istemeyenleri, topraklarını vermemek için direnenleri yaşlı, genç, çocuk demeden katletmişler.

Mustafa Kartbabay, Rus askerlerinin köyüne doğru geldikleri haberini alınca, ailesini apar topar toplayıp, doğduğu ve büyüdüğü o güzelim toprakları terketmiş. Epey bir müddet köyünden uzaklaşınca bir de bakar ki kaynı Noman, balaların (çocukların) arasında yok. Hemen atına atlar, köyüne geri döner.

Köye o sırada Rus askerleri girmiş. Evler, ahırlar, samanlıklar köşe bucak didik didik aranıyormuş. Köyden kaçamayan Kırım Tatarları ise bir oyana bir buyana telaşlı telaşlı Rus askerinin önünden canlarını kurtarmak için kaçıyorlarmış. Köyün bazı yerlerinde evler, samanlıklar ateşe verilmiş, gök yüzünü siyah bulutlar kaplamış.

Mustafa Kartbabay, evinin geniş havlusuna girdiğinde, Noman kartbabay bir kenarda ağlıyormuş. Mustafa kartbabay atından aşağıya eğilerek Noman kartbabayı bir eliyle kucaklamış ve atın terkisine attığı gibi süratle oradan uzaklaşmış.

Evi talan eden Rus askerleri Mustafa kartbabayın kaçtığını görünce arkasından ateş etmeye başlamışlar.

Mustafa Kartbabay, Noman dedenin üzerine kapanmış, atını topuklamış, vurduğu yamçısının acısı ile gözü gibi baktığı al atı şahlanmış ve ateş menzilinden uzaklaşmış. Atılan kurşunlar Kartbabayın kulaklarının kenarından geçmiş. Bu yüzden Kartbabay ölene kadar bu kurşunların tesirinden dolayı başı devamlı titremiş ve kulakları da hafif sağır olmuş.

Ölümü göze alarak kurtardığı kaynı Noman kartbabay (1876), bugün köyümüzde çok geniş bir aileye mensup “Uygunlar Sülalesi”nin kartbabaylarıdır (dedeleridir).

Rahmetli teyze kızı Sebiha Aydoğan ablam, ölümünün son günlerini evlerinde geçiren Mustafa Kartbabayın torunu İkbal Haladan dinlediği bu meşakkatli zor yolculuğu bana anlatmıştı.

Bu yolculukta Rusların attığı bir top mermisi, atarabasının üzerinde uyuyan Mustafa Kartbabayın kundaktaki kızlarının üzerine düşmüş ve çocuk paramparça olmuş. Canlarını kurtarmak için ormana sığınmışlar.

Rus askerleri arabalarının yanına gelmişler; arabada bulunan altınları ve yiyecekleri almışlar. Gizlendikleri yerden gözyaşları ile çaresizce bu talanı seyretmişler. Yavrularının cansız bedenini toprağa gömemeden, ormanda buldukları otları yiyerek, derelerden sular içerek, dağ bayır demeden yaya olarak uzun bir yolculuktan sonra Romanya’ya sağ salim ulaşabilmişler.

Romanya’ya geldiklerinde Tevide Ebiy köylerini terkederken üzerine giydiği herbiri birbirinden çok kıymetli on kat elbiseden sadece bir tanesi kalmış; dokuz elbise zifiri karanlıkta yürürken çalıklara, ağaçların dal ve budaklarına takılarak birer birer yırtılmış.

Evlerini terkederken şırbörek (çiğbörek) pişirdikleri şövin kazanın içine koydukları meşe közünü hiç söndürmemişler ve “Odumuz (ateşimiz) sönmesin daima yansın” demişler.

İşte bu “Odumuz-ateşimiz Sönmesin” duygusu sayesinde, zorla vatanlarını terk eden birçok Kırım Tatarı, Kırım’dan ayrılırken yaktıkları meşe ağacının közünü, en son konakladıkları yere kadar hiç söndürmeden, ateşlerinin dumanını tüttürmüşler ve ayakta kalmaya çalışmışlardır.

Mustafa Kartbabay, Romanya’da uzun sure kalmamış. Ruslar tarafından Romanya’da işgal edilmeye başlayınca, tekrar yollara düşmüş ve Köstence limanında bindikleri bir gemi ile İstanbul’a gelmiş. İstanbul’da bir müddet konaklamış. Akrabalarından bir kısmını İstanbul’da bırakarak Anadolu’ya göç etmiş. Çorum ili Sungurlu ilçesinin Bahşılı köyüne yerleşmiş.

Bahşılı köyü Sungurlu ilçemize 15 kilometre uzaklıkta. Sungurlu Ankara yolu üzerinde, anayoldan sonra birkaç kilometre içeride yüksekçe bir düzlük tepede 1800’ lerde kurulmuş bir köydür. Bu köyde Mustafa Kartbabay çok sevilmiş ve köyün ileri gelen ailelerinden şu anda Soysallar soyadını kullananların dedesi ile kankardeş olmuş. Kankardeşlikleri ölünceye kadar devam etmiş.

Kalecikaya'da toplanan Kırım Tatarları, Mustafa Kartbabayın Bahşılı köyüne geldiğini duymuşlar ve Kalecikkaya’ya yerleşmesi için elçiler göndermişler.

Mustafa Kartbabay, Kalecikkayalı Tatarların bu teklifini geri çevirmemiş; pılıyı pırtıyı toplayıp, büyük bir koyun ve inek sürüsü ile Kalecikkaya’ya gelmiş. Bugün Dayım Zeki Seçer’in evinin bulunduğu mekâna yerleşmiş. Köylülere de getirdiği sığır sürüsü içinden en yiğitini keserek büyük bir ziyafet çekmiş.

Devamı haftaya.....

Not:Kartbabay Kırım Tatar Türkçesinde Dede anlamına gelmektedir.
Şükrü BİLGİLİ

Resimler.Mustafa Kartbabayın geldiği Kırım Bahçesaray ve Bahçesaraydaki Hansaray'dan ve köyümüz Kalecikkaya'nın güney batı cephesinden görüntüler....

Whatsapp'ta Paylaş