Üçüncü kızım Burcu'dan on sekiz yıl sonra Rabbim bizlere bir erkek evladı verdi. Allah'ıma şükürler olsun. Torun sevmem gerekirken, üç kızdan sonra dalya dediğim bir yaşta bir oğul sahibi olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Oğlumun, vatanına milletine hayırlı bir evlat olması için de her namazda , her niyazda ve her gözüne baktığımda Yaradanıma dua ediyorum.
"Allahım her isteyen kuluna hayırlı evlatlar versin."
İlk çocuğum kız olmuştu. Adını Elif Bilge koymuştum. İkinci çocuğum erkek olursa adı hazırdı:Bilgehan. Rabbim ikincisini de kız olarak verdi. Onun adını annesi Büşra koydu.
Gönlümüzde herkesin olduğu gibi bir erkek evlat olması geçiyordu. İstemek bizdendi , vermek Rabbimdendi. Üçüncü de kız olunca eşime " Rabbimin bizi sevdiğini biliyor musun Gönül " dedim. "Bak Yaradanımız bize nur topu gibi üç kız verdi. Bunları ahlaklı bir şekilde yetiştirirsek Cennete gidebiliriz. Allah'ın takdiri buymuş. Bir oğlumuzun olmasını istedik ama Yüce Rabbim bizlere üç kız verdi. Oğlumuz olmasa da bu yavrularımız bize yeter " dedik, on sekiz yıl önce başka bir çocuğumuz olmasın diye biz noktayı koymuştuk.
Kırk iki yaşındaki eşimle, elli iki yaşındaki şahsım, üç kızdan sonra bir evladımızın daha olmasını hiçbir zaman düşünmemiştik. Adam olana üç çocuk yeter demiştik.
Biz noktayı koymuştuk ama davetsiz misafirimiz oğlum İsmail Bora 19 Eylül 2009 yılının Ramazan ayının son günü yani ARİFE günü saat 14 ' de dünyaya teşrif ettiler. Erken doğum olduğundan oğlum yoğun bakım odasındaki kuvözde yattığından kucağıma alamadım.
İlk yavrumuz Elif Bilge'de doğduktan bir hafta sonra sarılık geçirdiğinden hastaneye yatırmıştık. Sarılık çok ileri gittiğinden kanı iki kere değişmişti. İlk kanı da yavruma ben vermiştim. Bu yavrum, bir ay sonrada havale geçirdi. Acil hastaneye tekrar yatırdık. On beş gün kuvözde yaşam mücadelesi verdi. Sonunda yavrumu hastaneden çıkardık ama yavrum spastik engelli olmuştu. Şu anda yirmi dört yaşında yürüyemiyor, tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşıyor;ilk göz ağrımız kızımız Elif Bilge.
Oğlumuzun da kuvözde mışıl mışıl yatışını seyrederken yirmi dört yıl önce kızımız Elif Bilge'nin kuvözde yatışını hatırladık. Eşim bir kuvözdeki oğlumuza bakıyordu bir de benim gözlerime. Gözlerinden şunu okuyordum eşimin "Acaba oğlumuzun kaderi de aynı ablası gibi mi?" olacak.
Ben eşimi teselli ettim. "Gönül, metanetli ol. Allah'ın takdiri ne ise o olur. Zaten oğlana hamile kaldığını ilk öğrendiğimizde her ikimizde neye karar vermiştik hatırla " dedim. Eşim "Evet Şükrü hatırladım." dedi.
Eşimin ilk hamile olduğunu öğrendiğimizde doktor bize şunu söylemişti. "Her ikinizde yaşlı sayılırsınız. Eşiniz aynı zamanda Guatr hastası. Guatr hasların hamile kalması çok zor ve hamile kalırlarsa da çocuk çok riskli doğar;engelli olma şansı fazla. İyi düşünün taşının."
Bu sözlerin arkasından sekiz ay sonra oğlumuz doğdu ve şu anda karşımızdaki kuvözde yatıyordu. Vücudunda benekler ve sarılıklar vardı. Uzun bir süre içimizden ağlayarak yavrumuzu camdan süzdük.
Dualarımız kabul oldu. Bir hafta sonra oğlumuzu kundağına sarıp evimize getirdik.
Erken doğduğundan hazırlık yapmamıştık. Beşik yerine eşim yatağımızın kenarına yanaştırdığı koltuğun içine güzel bir yatak uydurdu. Bizim tosunu da onun içine koydu.
İlk gecemiz çok iyi idi. Fazla ağlamadı. Eşime "Bak tosun babasını seviyor. Bizi hiç rahatsız etmedi "dedim.
Eşim güldü. "Bugün ilk gecemiz. İlerde şikayetçi olursan karışmam" dedi.
"Gönül gece hiç seni uyandırdı mı oğlan?" dedim.
Ben başladım gülmeye. Eşimde benim arkamdan makaraları koyverdi.
12 Haziran 2011 sabahı oğlumla birlikte yataktan kalktık. Üç aydır kendi yatağında yatmıyordu kerata. Bir kaç kere annesiyle aramızda yatırdık, ondan sonra bir daha aramızdan ayrılmadı. Bakalım ne zamana kadar oğlumla kucak kucağa yatacağım bilmiyorum.
Dışarıda güzel bir hava vardı. Evimin penceresinden yola baktığımda , elli metre ilerdeki okula insanların oy kullanmak için akın akın gittiğini gördüm.
Bugün Tarihi bir gün idi Türkiye için. Yurdumun kaderi ve oğlumun geleceği bugün sandıktan çıkacak oylara bağlı idi.
Bir aydır yağmurdan bunalan Ankara'da bugün Güneş gök yüzünde altın tepsisi gibi parlıyordu.
"Bugün, Ülkemin aynı güneş gibi yarınları aydınlık olsun Ya rabbim. Elli milyon seçmenimizin vereceği oylar Vatanımıza Milletimize hayırlı ve uğurlu olsun" dedim.
Oğlumun elinden tutup oy kullanacağımız sandığa gittik. Eşim ve kızlarım oylarını sonra kullanacaklardı. Bizim oy kullanacağımız sınıf ikinci katta idi. Sınıfa girdiğimizde Sandık Kurulu Başkanı kızım Burcu'nun ilkokul öğretmeni idi. Beni hemen tanıdı. Burcu'yu sordu. Ben de "Hocam Burcu bu sene sınavlara hazırlanıyor. Geçen sene birçok okul tutuyordu tercih etmedi. " dedim.
Burcu'nun hocası oğlum İsmail Bora'yı görünce güldü. "Oğlun hayırlı ve uğurlu olsun "dedi.
12 Haziran 2011 seçimleri vatanımıza ve milletimize hayırlı ve uğurlu olsun......